- "Türkiye hala
çok ilginç bir pazar, ekonomik gelişme devam edecek ama gelişmenin
sürdürülebilirlik ile birlikte götürülmesi lazım"
- "Türkiye'deki en büyük zorluklardan biri, gelecekte su kaynaklarının durumu olacak? O yüzden SKD Türkiye gibi bir dernek burada çok önemli"
-SKD Başkanı Galya Molinas:
- "Sürdürülebilir kalkınma Türkiye'de herkesin gündemine girdi ama bu konuda yapılacak daha çok şey var"
- "2013 yılında Türkiye global ligde en rekabetçi 44'üncü ülke oldu, sürdürülebilirliği entegre ederek baktığımızda ise 80'li sıralara düşüyor"
- "Binalarda enerji verimliliği kapsamında uygulamaya aldığımız tasarruf projemize, Türkiye'den 26 büyük şirket katıldı"
- "Türkiye'deki en büyük zorluklardan biri, gelecekte su kaynaklarının durumu olacak? O yüzden SKD Türkiye gibi bir dernek burada çok önemli"
-SKD Başkanı Galya Molinas:
- "Sürdürülebilir kalkınma Türkiye'de herkesin gündemine girdi ama bu konuda yapılacak daha çok şey var"
- "2013 yılında Türkiye global ligde en rekabetçi 44'üncü ülke oldu, sürdürülebilirliği entegre ederek baktığımızda ise 80'li sıralara düşüyor"
- "Binalarda enerji verimliliği kapsamında uygulamaya aldığımız tasarruf projemize, Türkiye'den 26 büyük şirket katıldı"
İSTANBUL (AA) - EDA TOPCU -
Dünya Sürdürülebilir Kalkınma İş Konseyi (WBCSD) Dünya Başkanı Peter Bakker,
Türkiye'de ekonomik büyüme potansiyeli olduğuna işaret ederek,
"Türkiye hala çok ilginç bir pazar ve ekonomik gelişmenin devam edeceğini
düşünüyoruz. Ama bu ekonomik gelişmenin sürdürülebilirlik ile birlikte
götürülmesi lazım" dedi.
WBCSD'nin yıllık konsey
toplantısı çerçevesinde İstanbul'da bulunan Bakker ile İş Dünyası ve
Sürdürülebilir Kalkınma Derneği (SKD) Başkanı ve Coca-Cola Türkiye, Kafkasya ve
Orta Asya Bölümü Başkanı Galya Frayman Molinas, AA muhabirine basına kapalı
gerçekleştirilen konsey toplantısı öncesi, sürdürülebilir kalkınma modelinin
global ve Türkiye ayağı ile toplantının içeriğine ilişkin değerlendirmelerde
bulundu.
Bakker, sürdürülebilirlik söz
konusu olduğunda dünyadaki bütün ülkelerin durumunun birbirinden çok farklı
olduğunu belirterek, "Gelişmiş ülkelerde, mesela ABD ve Batı Avrupa
ülkelerinde yapılması gereken, elimizdeki altyapının sürdürülebilir hale
getirilmesi. Oralarda asıl zorluk bu alanda... O yüzden bu ülkelerde altyapı
yapılacaksa ya da yenilenecekse bunu daha akıllı sistemlerle yenileyelim
düşüncesi hakim. Çin, Hindistan, Endonezya gibi gelişmekte olan ülkelerde ise
amaç yeni bir altyapı oluşturmak ve bunu oluştururken de ilk etaptan
sürdürülebilir bir altyapı ortaya koyabilmek" ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin pek çok açıdan
bakıldığında hedeflerin ortasında bir yerde olduğuna dikkati çeken Bakker,
"Sürdürülebilirlik açısından Türkiye belli bir seviyeye ulaşmış durumda
ama tabii geliştirilecek alanlar var. Mesela Çin'de Hindistan'da çok daha büyük
altyapı sorunları var. Orada sıfırdan altyapı kurulması gerekiyor. Türkiye gibi
ülkelere baktığımızda, burada bir ekonomik büyüme hala var, hala çok ilginç bir
pazar ve ekonomik gelişmenin devam edeceğini düşünüyoruz. Ama bu ekonomik
gelişmenin sürdürülebilirlik ile birlikte götürülmesi lazım"
değerlendirmesinde bulundu.
-"Enerji
fiyatları Türkiye'de çok yüksek"
Peter Bakker,
şirketlerin en güçlü olduğu alanın verilerin bulunduğu alan olduğuna işaret
ederek, şöyle dedi:
"Elinizde veriler
varsa o alanda harekete de geçilebilir. Ama elinizde veriler, gerçekler yoksa
harekete geçemezsiniz. Bu da tutarlı bir planınız olmadığını gösterir.
Türkiye'nin sürdürülebilirlik konusunda sorunlarına ya da şirketlerin
karşılaştığı sorunlara baktığımızda, öncelikle yapılması gereken veri toplamak.
Türkiye'de olmanın en büyük avantajlarından biri de Türk şirketlerin liderleriyle
birebir görüşme fırsatı buluyoruz. Onların bu gelişmeleri öğrenmelerini
sağlıyoruz ve SKD Türkiye sayesinde bu enstrümanlar hakkında bilgi
paylaşıyoruz.
Türkiye'nin fosil yakıt
ithalatçısı olduğunu biliyoruz. Uzun vadede bu sürdürülebilir bir strateji
olmayacaktır. Aslında buradayken Türkiye'deki iş dünyası alternatif enerjiler
konusunda ne düşünüyor bu konuda bilgi toplamak istiyorum. Çünkü bazı
alternatif kaynaklar, mesela rüzgar ve güneş enerjisi konusunda çok güzel
olasılıkların olabileceği bir ülke burası... Türkiye enerji fiyatları bütün
dünyada en yüksek olan ülkeler arasında... O yüzden bütün bu sebepler
alternatif enerjiler için bir iş vakasının oluşturulmasını kolaylaştırmalı diye
düşünüyorum çünkü, enerji fiyatları Türkiye'de çok yüksek."
Sürdürülebilirliğin sadece
ulusal bazda düşünülmesinin yeterli olmadığına vurgu yapan Bakker, Türkiye'deki
en büyük zorluklardan birinin, gelecekte su kaynaklarının durumu olacağını bu
nedenle SKD Türkiye gibi bir derneğin çok önemli olduğunu, SKD
Türkiye'nin sürekli kendileriyle temas halinde olduğunu ifade etti.
Bakker, "Böylelikle
biz hem global sorunlara bakan bir platform oluşturuyoruz hem de bu sorunların
o ülke üzerindeki yerel yansımaları nedir bunu görebiliyoruz. Bunlara çözümler
üretmeye çalışıyoruz. İstanbul'daki toplantımızda hedefimiz çok sayıda şirkete
ulaşmak" dedi.
İstanbul'da
gerçekleştirilen konsey toplantısı hakkında da bilgi veren Bakker,
toplantı kapsamında global ölçekli 200 şirketin CEO'ları ile
sürdürülebilirlikten sorumlu üst düzey yöneticilerinin İstanbul'da bir araya
geldiğini belirterek, şöyle devam etti:
"Bu toplantıları her
yıl düzenliyoruz, her zaman ilginç ve farklı bir yerde yapıyoruz. Bu yıl
gündemimizdeki ana konu ise 'Eylem 2020'. Bu yılki başlığımız bu olacak. 3 yıl
önce WBCSD, 'Vizyon 2050' adlı bir program yayınladı. Bu program, iş dünyası ya
da dünya, bildiğimiz şekliyle sürdürülebilir olamayacak şeklinde bir
stratejiydi. Eylem 2020'de dünyadaki bütün bilim adamlarıyla iş birliği
yapılarak hazırlandı. Sürdürülebilirlik anlamında dikkate alınması gereken
trendler ve gerçekler nedir bunları analiz etmek amacıyla bu çalışmayı yaptık.
Odaklanmamız gereken öncelikleri belirledik. Program kapsamında her öncelik
alanı için şirketlerle bir arada çalışıyoruz ve bu sayede iş dünyası nasıl çözümler
üretebilir bunları bulmaya çalışıyoruz.
Bütün bu şirketlerin ve iş
dünyasının getirdiği çözümler bir araya gelecek ve Eylem 2020'yi oluşturacak.
Tabii bu gündem sayesinde de 'Vizyon 2050' stratejimizi hayata geçirebileceğiz.
İstanbul'da yapılacak toplantıyla şu ana kadar yaptığımız çalışmaları
paylaşmayı, bilgi alışverişinde bulunmayı ve burada bulunan bütün üye
şirketlerin çözüm üretebilmek için aktif bir şekilde bu platforma katılmasını
sağlamayı amaçlıyoruz."
WBCSD'nin önümüzdeki dönem
için çok net bir yol haritasına sahip olduğunun altını çizen Bakker, önümüzdeki
dönem çalışmalarını şöyle anlattı:
"Hedef haritamızı ve
öncelik alanlarımızı belirledik. Bu öncelik alanları hangi şirketleri
ilgilendiriyorsa bütün bu şirketlerle temasa geçmiş durumdayız. Aktif bir
şekilde çözümlerin hayata geçirilmesi için ilgili şirketlerden destek alacağız.
WBCSD olarak 2 şey yapıyoruz. Şirketlerin sürdürülebilirlikle ilgili
önceliklerinin belirlenmesi için onlara yardımcı oluyoruz. Ve yine kendi
işlerini daha sürdürülebilir kılmaları için onların sürdürülebilir çözümler
üretmeleri alanında yenilik yapmalarını sağlıyoruz. İkincisi de
sürdürülebilirlik için iş vakaları oluşturmalarını istiyoruz ve bu konuda
destek oluyoruz. Bu iki şeyi aynı anda yaptığınız zaman çözümleriniz çok
inovatif oluyor."
-"Genç nesilde
müthiş bir çevre duyarlılığı var"
SKD Başkanı Galya
Frayman Molinas ise, sürdürülebilir kalkınma algısı ve dernek olarak Türkiye'de
yaptıkları çalışmalar ile ilgili bilgi verdi.
Sürdürülebilir kalkınmanın
kurumsal sosyal sorumluluk ya da philanthropy olmadığına vurgu yapan Molinas,
"Sürdürülebilir kalkınmanın içinde risk yönetimi var, mutlak surette
tasarruf var, geleceğe dair fırsatların iyi okunup bir takım hareketlerin
yapılması var. Bu, 'Smart Business' dediğimiz akıllı iş yaratmanın bütün
özelliklerini içinde barındıran bir olgu. Kaynakların daha verimli kullanımına
yönelik, sosyal, çevresel ve ekonomik ortam ve şartları bir araya getiren bir
çalışma modeli ve bu, gerçek anlamda büyümeyi hedefleyen bir iş modeli. Bu iş
modeli içerisinde çevresel kaynaklar, ekonomik araçlarla ekonomik
kaynaklar ve toplumsal kaynakların maksimize edilmesi var" açıklamasında
bulundu.
Konunun Türkiye'de herkesin
gündemine girmiş olmasının memnuniyet verici olduğunu, sürdürülebilir kalkınmayı
kolay olmayan ve herkesin birlikte çalışmasını gerektiren bir konu olarak
nitelendiren Molinas, bu kapsamda bir takım tabuların ve çalışma
şekillerinin yıkılmasının gerekliliğine işaret ederek, kamu da dahil herkesin
gündeminde olan sürdürülebilir kalkınma kapsamında herkesin birlikte nasıl
çalışılacağı konusunu anlamaya ve öğrenmeye çalıştığını dile getirdi.
Algının ülke geneline henüz
yayılmadığına da değinen Molinas öncelikli hedeflerinin, iş dünyası ve kamu
otoriteleriyle birlikte çalışıp, bilinç geliştirilmesi olduğunu, algının halka
yayılmasının ise sonraki aşama olduğunu söyledi.
Molinas tüketici bazında
ise genç nesilde müthiş bir çevre duyarlılığı bulunduğuna dikkati çekerek
şunları anlattı:
"Değerlerin çok
pozitif anlamda geliştiğinden ve çok daha duyarlı bir neslin ortaya çıktığından
bahsetmek mümkün. Dolayısıyla bir şekilde onlarda geliyorlar. Bizler ne zaman
iş dünyası olarak bunu gerçekten bir rekabetçi fırsat olarak görüp kabul
edersek bu alanda çok daha emin adımlarla ilerlememiz mümkün olacak. Türkiye'de
iş dünyasının sürdürülebilir kalkınma projelerini hayata geçirmesi için
yapılacak çok şey var, burada işbirliği algısı çok kritik."
Molinas, Türk Sanayicileri
ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) ile Türkiye'nin "Vizyon 2050"sini
açıkladıklarını hatırlatarak, içerisinde bir çok parametre bulunduğunu ve bir
çok alanda çalışmaların başladığını ifade etti.
-"Ölçümlenmeyen
yerde strateji olmaz"
WBCSD ile beraber 2
yıl önce yaptıkları çalışmadan da bahseden Molinas, "Borsa İstanbul'a kote
215 şirketle birlikte çalışma yaptık. 215 şirketin verilerine göre yüzde 60'dan
fazlası bir sürdürülebilirlik stratejisi olduğundan bahsetti. Yüzde 80'i
sürdürülebilirliğin vizyon ve misyonunun bir parçası olduğunu söyledi. Ama
ölçümlemeye geldiğimizde yüzde 50'ye yakını bunu ölçümlemiyor. Ölçümlenmeyen
bir yerde bir strateji olmaz, eylem olamaz. Dolayısıyla ölçümleme Türkiye'nin
ilk önceliği. İkincisi yasal mevzuat açısından bir çok yeni gelişme var ama
orada da birlikte çalışmaya, bir işbirliğine ihtiyacımız var" ifadelerini
kullandı.
SKD olarak amaçlarının ilk
etapta Türkiye'nin rekabetçiliğini artırmak, bu rekabetçiliği de
sürdürülebilirlik üzerinden yapmak olduğunun altını çizen Molinas, şöyle devam
etti:
"Küresel rekabet
endeksine baktığınız zaman 2013 yılında Türkiye global ligde en rekabetçi
44'üncü ülke oldu. Buna sürdürülebilirliği entegre ederek baktığımızda ise
80'li sıralara düşüyor. Yani bu anlamda yapılacak çok şey var. Bu yüzden SKD
olarak biz bir kaç şeye odaklandık. Bunlardan biri, iyi uygulamalar. Birleşmiş
Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Konferansı'na (Rio+20) 20'den fazla iyi
uygulama gönderdik Türkiye'den. Daha yeni inovatif sürdürülebilirlik
çalışmalarını ortaya çıkardık, bir araya getirdik ve ödüllendirdik. Tüm
bunlardan iş dünyası çok şey öğreniyor. İkincisi işbirliğine çok önem
veriyoruz. Hem kamuyla hem şirketlerle birlikte çalışıyoruz. Üçüncüsü de
entegre raporlama konusunda kapasite geliştirme çalışması yapıyoruz.
Önceliklerimiz bu şekilde..."
SKD'nin önümüzdeki dönem
çalışmaları hakkında da bilgi veren Galya Frayman Molinas, SKD olarak iyi
uygulamalar konusundaki çalışmalara bütün motivasyonlarıyla devam edeceklerini
belirterek, şöyel konuştu:
"Bunun çok işe
yaradığını görüyoruz. Bu, bir takım iyi yapılan işleri de ortaya çıkarmak açısından
çok önemli. İkinci olarak, bu sene başında WBCSD'nin bir çalışmasını alıp
Türkiye'de lanse etme imkanımız oldu. Bu da binalarda enerji verimliliği
manifestosunun yayınlanmasıydı. Buna 26 büyük şirket imza attı. Şöyle ki,
Türkiye'deki enerjinin yüzde 40'ı binalarda harcanıyor. İşte bu 26 kurum bu
manifestoya imza atarak, bu konuyla ilgili bir politikayı şirket içinde
yürürlüğe koyacaklarını, binalarında bir ölçüm yapacaklarını ve daha sonrasında
da bunda gerekli tasarruf rakamlarını ölçümleyeceklerini taahhüt etti. Biz bu
çalışmaya çok inanıyoruz. Önümüzdeki dönemde de devreye girecek çok önemli bir
takım çalışmalarımız olacak."
Molinas, enerji konusunun
Türkiye'nin en önemli konularından biri olduğunu dile getirerek,
"Yenilenebilir enerji konusunda üç tane ana odak noktadan bahsetmeliyiz.
Birincisi finansal araçlar yetersiz. İkincisi yeni teknolojileri kullanabilecek
olan altyapıda bir takım eksiklikler var, burada özellikle sosyal sermaye
olarak bakarsak eğitim lazım. Üçüncü olarak ise mevzuatta da bir takım
eksiklikler mevcut" dedi.
-"Marmaray
Türkiye için çok önemli bir yatırım"
Molinas Türkiye'de
yaşanan ekonomik gelişmelere ilişkin de bir takım değerlendirmelerde bulundu.
2013 yılı ilk yarısı itibariyle Türkiye'nin büyüme liginde 3'üncü sıraya oturduğunu
hatırlatan Molinas, "Bu anlamda sadece bu sene değil geçmiş 10 seneye
baktığımızda büyük adımlarla Türkiye'nin geliştiğini görüyoruz. Bu da bize çok
büyük cesaret veriyor. Önümüzdeki dönem için de ülkemiz büyük bir potansiyel
içeriyor. Türkiye'nin gelişimini ben hep pozitif olarak görüyorum" diye
konuştu.
29 Ekim'de hizmete açılan
Marmaray'ın da Türkiye için çok önemli bir yatırım ve proje olduğunu belirten
Molinas, bir kaç hafta içerisinde kendisinin de bu yolculuğu deneyimleyeceğini
söyledi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder