5 Kasım 2013 Salı

WBCSD Dünya Başkanı Bakker: Türkiye ekonomisi büyür ama suyunuza dikkat edin

- "Türkiye hala çok ilginç bir pazar, ekonomik gelişme devam edecek ama gelişmenin sürdürülebilirlik ile birlikte götürülmesi lazım"
- "Türkiye'deki en büyük zorluklardan biri, gelecekte su kaynaklarının durumu olacak? O yüzden SKD Türkiye gibi bir dernek burada çok önemli"
-SKD Başkanı Galya Molinas: 
- "Sürdürülebilir kalkınma Türkiye'de herkesin gündemine girdi ama bu konuda yapılacak daha çok şey var"
- "2013 yılında Türkiye global ligde en rekabetçi 44'üncü ülke oldu, sürdürülebilirliği entegre ederek baktığımızda ise 80'li sıralara düşüyor"
- "Binalarda enerji verimliliği kapsamında uygulamaya aldığımız tasarruf projemize, Türkiye'den 26 büyük şirket katıldı"
İSTANBUL (AA) - EDA TOPCU - Dünya Sürdürülebilir Kalkınma İş Konseyi (WBCSD) Dünya Başkanı Peter Bakker,  Türkiye'de ekonomik büyüme potansiyeli olduğuna işaret ederek, "Türkiye hala çok ilginç bir pazar ve ekonomik gelişmenin devam edeceğini düşünüyoruz. Ama bu ekonomik gelişmenin sürdürülebilirlik ile birlikte götürülmesi lazım" dedi.
WBCSD'nin yıllık konsey toplantısı çerçevesinde İstanbul'da bulunan Bakker ile İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği (SKD) Başkanı ve Coca-Cola Türkiye, Kafkasya ve Orta Asya Bölümü Başkanı Galya Frayman Molinas, AA muhabirine basına kapalı gerçekleştirilen konsey toplantısı öncesi, sürdürülebilir kalkınma modelinin global ve Türkiye ayağı ile toplantının içeriğine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Bakker, sürdürülebilirlik söz konusu olduğunda dünyadaki bütün ülkelerin durumunun birbirinden çok farklı olduğunu belirterek, "Gelişmiş ülkelerde, mesela ABD ve Batı Avrupa ülkelerinde yapılması gereken, elimizdeki altyapının sürdürülebilir hale getirilmesi. Oralarda asıl zorluk bu alanda... O yüzden bu ülkelerde altyapı yapılacaksa ya da yenilenecekse bunu daha akıllı sistemlerle yenileyelim düşüncesi hakim. Çin, Hindistan, Endonezya gibi gelişmekte olan ülkelerde ise amaç yeni bir altyapı oluşturmak ve bunu oluştururken de ilk etaptan sürdürülebilir bir altyapı ortaya koyabilmek" ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin pek çok açıdan bakıldığında hedeflerin ortasında bir yerde olduğuna dikkati çeken Bakker, "Sürdürülebilirlik açısından Türkiye belli bir seviyeye ulaşmış durumda ama tabii geliştirilecek alanlar var. Mesela Çin'de Hindistan'da çok daha büyük altyapı sorunları var. Orada sıfırdan altyapı kurulması gerekiyor. Türkiye gibi ülkelere baktığımızda, burada bir ekonomik büyüme hala var, hala çok ilginç bir pazar ve ekonomik gelişmenin devam edeceğini düşünüyoruz. Ama bu ekonomik gelişmenin sürdürülebilirlik ile birlikte götürülmesi lazım" değerlendirmesinde bulundu.
 -"Enerji fiyatları Türkiye'de çok yüksek"
 Peter Bakker, şirketlerin en güçlü olduğu alanın verilerin bulunduğu alan olduğuna işaret ederek, şöyle dedi:
"Elinizde veriler varsa o alanda harekete de geçilebilir. Ama elinizde veriler, gerçekler yoksa harekete geçemezsiniz. Bu da tutarlı bir planınız olmadığını gösterir. Türkiye'nin sürdürülebilirlik konusunda sorunlarına ya da şirketlerin karşılaştığı sorunlara baktığımızda, öncelikle yapılması gereken veri toplamak. Türkiye'de olmanın en büyük avantajlarından biri de Türk şirketlerin liderleriyle birebir görüşme fırsatı buluyoruz. Onların bu gelişmeleri öğrenmelerini sağlıyoruz ve SKD Türkiye sayesinde bu enstrümanlar hakkında bilgi paylaşıyoruz.
Türkiye'nin fosil yakıt ithalatçısı olduğunu biliyoruz. Uzun vadede bu sürdürülebilir bir strateji olmayacaktır. Aslında buradayken Türkiye'deki iş dünyası alternatif enerjiler konusunda ne düşünüyor bu konuda bilgi toplamak istiyorum. Çünkü bazı alternatif kaynaklar, mesela rüzgar ve güneş enerjisi konusunda çok güzel olasılıkların olabileceği bir ülke burası... Türkiye enerji fiyatları bütün dünyada en yüksek olan ülkeler arasında... O yüzden bütün bu sebepler alternatif enerjiler için bir iş vakasının oluşturulmasını kolaylaştırmalı diye düşünüyorum çünkü, enerji fiyatları Türkiye'de çok yüksek."
Sürdürülebilirliğin sadece ulusal bazda düşünülmesinin yeterli olmadığına vurgu yapan Bakker, Türkiye'deki en büyük zorluklardan birinin, gelecekte su kaynaklarının durumu olacağını bu nedenle SKD Türkiye gibi bir derneğin çok önemli olduğunu, SKD Türkiye'nin sürekli kendileriyle temas halinde olduğunu ifade etti.
Bakker, "Böylelikle biz hem global sorunlara bakan bir platform oluşturuyoruz hem de bu sorunların o ülke üzerindeki yerel yansımaları nedir bunu görebiliyoruz. Bunlara çözümler üretmeye çalışıyoruz. İstanbul'daki toplantımızda hedefimiz çok sayıda şirkete ulaşmak" dedi.
İstanbul'da gerçekleştirilen konsey toplantısı hakkında da bilgi veren Bakker, toplantı kapsamında global ölçekli 200 şirketin CEO'ları ile sürdürülebilirlikten sorumlu üst düzey yöneticilerinin İstanbul'da bir araya geldiğini belirterek, şöyle devam etti:
"Bu toplantıları her yıl düzenliyoruz, her zaman ilginç ve farklı bir yerde yapıyoruz. Bu yıl gündemimizdeki ana konu ise 'Eylem 2020'. Bu yılki başlığımız bu olacak. 3 yıl önce WBCSD, 'Vizyon 2050' adlı bir program yayınladı. Bu program, iş dünyası ya da dünya, bildiğimiz şekliyle sürdürülebilir olamayacak şeklinde bir stratejiydi. Eylem 2020'de dünyadaki bütün bilim adamlarıyla iş birliği yapılarak hazırlandı. Sürdürülebilirlik anlamında dikkate alınması gereken trendler ve gerçekler nedir bunları analiz etmek amacıyla bu çalışmayı yaptık. Odaklanmamız gereken öncelikleri belirledik. Program kapsamında her öncelik alanı için şirketlerle bir arada çalışıyoruz ve bu sayede iş dünyası nasıl çözümler üretebilir bunları bulmaya çalışıyoruz.
Bütün bu şirketlerin ve iş dünyasının getirdiği çözümler bir araya gelecek ve Eylem 2020'yi oluşturacak. Tabii bu gündem sayesinde de 'Vizyon 2050' stratejimizi hayata geçirebileceğiz. İstanbul'da yapılacak toplantıyla şu ana kadar yaptığımız çalışmaları paylaşmayı, bilgi alışverişinde bulunmayı ve burada bulunan bütün üye şirketlerin çözüm üretebilmek için aktif bir şekilde bu platforma katılmasını sağlamayı amaçlıyoruz."
WBCSD'nin önümüzdeki dönem için çok net bir yol haritasına sahip olduğunun altını çizen Bakker, önümüzdeki dönem çalışmalarını şöyle anlattı:
"Hedef haritamızı ve öncelik alanlarımızı belirledik. Bu öncelik alanları hangi şirketleri ilgilendiriyorsa bütün bu şirketlerle temasa geçmiş durumdayız. Aktif bir şekilde çözümlerin hayata geçirilmesi için ilgili şirketlerden destek alacağız. WBCSD olarak 2 şey yapıyoruz. Şirketlerin sürdürülebilirlikle ilgili önceliklerinin belirlenmesi için onlara yardımcı oluyoruz. Ve yine kendi işlerini daha sürdürülebilir kılmaları için onların sürdürülebilir çözümler üretmeleri alanında yenilik yapmalarını sağlıyoruz. İkincisi de sürdürülebilirlik için iş vakaları oluşturmalarını istiyoruz ve bu konuda destek oluyoruz. Bu iki şeyi aynı anda yaptığınız zaman çözümleriniz çok inovatif oluyor."
 -"Genç nesilde müthiş bir çevre duyarlılığı var"
 SKD Başkanı Galya Frayman Molinas ise, sürdürülebilir kalkınma algısı ve dernek olarak Türkiye'de yaptıkları çalışmalar ile ilgili bilgi verdi.
Sürdürülebilir kalkınmanın kurumsal sosyal sorumluluk ya da philanthropy olmadığına vurgu yapan Molinas, "Sürdürülebilir kalkınmanın içinde risk yönetimi var, mutlak surette tasarruf var, geleceğe dair fırsatların iyi okunup bir takım hareketlerin yapılması var. Bu, 'Smart Business' dediğimiz akıllı iş yaratmanın bütün özelliklerini içinde barındıran bir olgu. Kaynakların daha verimli kullanımına yönelik, sosyal, çevresel ve ekonomik ortam ve şartları bir araya getiren bir çalışma modeli ve bu, gerçek anlamda büyümeyi hedefleyen bir iş modeli. Bu iş modeli içerisinde çevresel kaynaklar, ekonomik araçlarla ekonomik kaynaklar ve toplumsal kaynakların maksimize edilmesi var" açıklamasında bulundu.
Konunun Türkiye'de herkesin gündemine girmiş olmasının memnuniyet verici olduğunu, sürdürülebilir kalkınmayı kolay olmayan ve herkesin birlikte çalışmasını gerektiren bir konu olarak nitelendiren Molinas, bu kapsamda bir takım tabuların ve çalışma şekillerinin yıkılmasının gerekliliğine işaret ederek, kamu da dahil herkesin gündeminde olan sürdürülebilir kalkınma kapsamında herkesin birlikte nasıl çalışılacağı konusunu anlamaya ve öğrenmeye çalıştığını dile getirdi.
Algının ülke geneline henüz yayılmadığına da değinen Molinas öncelikli hedeflerinin, iş dünyası ve kamu otoriteleriyle birlikte çalışıp, bilinç geliştirilmesi olduğunu, algının halka yayılmasının ise sonraki aşama olduğunu söyledi.
Molinas tüketici bazında ise genç nesilde müthiş bir çevre duyarlılığı bulunduğuna dikkati çekerek şunları anlattı:
"Değerlerin çok pozitif anlamda geliştiğinden ve çok daha duyarlı bir neslin ortaya çıktığından bahsetmek mümkün. Dolayısıyla bir şekilde onlarda geliyorlar. Bizler ne zaman iş dünyası olarak bunu gerçekten bir rekabetçi fırsat olarak görüp kabul edersek bu alanda çok daha emin adımlarla ilerlememiz mümkün olacak. Türkiye'de iş dünyasının sürdürülebilir kalkınma projelerini hayata geçirmesi için yapılacak çok şey var, burada işbirliği algısı çok kritik."
Molinas, Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) ile Türkiye'nin "Vizyon 2050"sini açıkladıklarını hatırlatarak, içerisinde bir çok parametre bulunduğunu ve bir çok alanda çalışmaların başladığını ifade etti.
 -"Ölçümlenmeyen yerde strateji olmaz"
 WBCSD ile beraber 2 yıl önce yaptıkları çalışmadan da bahseden Molinas, "Borsa İstanbul'a kote 215 şirketle birlikte çalışma yaptık. 215 şirketin verilerine göre yüzde 60'dan fazlası bir sürdürülebilirlik stratejisi olduğundan bahsetti. Yüzde 80'i sürdürülebilirliğin vizyon ve misyonunun bir parçası olduğunu söyledi. Ama ölçümlemeye geldiğimizde yüzde 50'ye yakını bunu ölçümlemiyor. Ölçümlenmeyen bir yerde bir strateji olmaz, eylem olamaz. Dolayısıyla ölçümleme Türkiye'nin ilk önceliği. İkincisi yasal mevzuat açısından bir çok yeni gelişme var ama orada da birlikte çalışmaya, bir işbirliğine ihtiyacımız var" ifadelerini kullandı.
SKD olarak amaçlarının ilk etapta Türkiye'nin rekabetçiliğini artırmak, bu rekabetçiliği de sürdürülebilirlik üzerinden yapmak olduğunun altını çizen Molinas, şöyle devam etti:
"Küresel rekabet endeksine baktığınız zaman 2013 yılında Türkiye global ligde en rekabetçi 44'üncü ülke oldu. Buna sürdürülebilirliği entegre ederek baktığımızda ise 80'li sıralara düşüyor. Yani bu anlamda yapılacak çok şey var. Bu yüzden SKD olarak biz bir kaç şeye odaklandık. Bunlardan biri, iyi uygulamalar. Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Konferansı'na (Rio+20) 20'den fazla iyi uygulama gönderdik Türkiye'den. Daha yeni inovatif sürdürülebilirlik çalışmalarını ortaya çıkardık, bir araya getirdik ve ödüllendirdik. Tüm bunlardan iş dünyası çok şey öğreniyor. İkincisi işbirliğine çok önem veriyoruz. Hem kamuyla hem şirketlerle birlikte çalışıyoruz. Üçüncüsü de entegre raporlama konusunda kapasite geliştirme çalışması yapıyoruz. Önceliklerimiz bu şekilde..."
SKD'nin önümüzdeki dönem çalışmaları hakkında da bilgi veren Galya Frayman Molinas, SKD olarak iyi uygulamalar konusundaki çalışmalara bütün motivasyonlarıyla devam edeceklerini belirterek, şöyel konuştu:
"Bunun çok işe yaradığını görüyoruz. Bu, bir takım iyi yapılan işleri de ortaya çıkarmak açısından çok önemli. İkinci olarak, bu sene başında  WBCSD'nin bir çalışmasını alıp Türkiye'de lanse etme imkanımız oldu. Bu da binalarda enerji verimliliği manifestosunun yayınlanmasıydı. Buna 26 büyük şirket imza attı. Şöyle ki, Türkiye'deki enerjinin yüzde 40'ı binalarda harcanıyor. İşte bu 26 kurum bu manifestoya imza atarak, bu konuyla ilgili bir politikayı şirket içinde yürürlüğe koyacaklarını, binalarında bir ölçüm yapacaklarını ve daha sonrasında da bunda gerekli tasarruf rakamlarını ölçümleyeceklerini taahhüt etti. Biz bu çalışmaya çok inanıyoruz. Önümüzdeki dönemde de devreye girecek çok önemli bir takım çalışmalarımız olacak."
Molinas, enerji konusunun Türkiye'nin en önemli konularından biri olduğunu dile getirerek, "Yenilenebilir enerji konusunda üç tane ana odak noktadan bahsetmeliyiz. Birincisi finansal araçlar yetersiz. İkincisi yeni teknolojileri kullanabilecek olan altyapıda bir takım eksiklikler var, burada özellikle sosyal sermaye olarak bakarsak eğitim lazım. Üçüncü olarak ise mevzuatta da bir takım eksiklikler mevcut" dedi.
 -"Marmaray Türkiye için çok önemli bir yatırım"
 Molinas Türkiye'de yaşanan ekonomik gelişmelere ilişkin de bir takım değerlendirmelerde bulundu. 2013 yılı ilk yarısı itibariyle Türkiye'nin büyüme liginde 3'üncü sıraya oturduğunu hatırlatan Molinas, "Bu anlamda sadece bu sene değil geçmiş 10 seneye baktığımızda büyük adımlarla Türkiye'nin geliştiğini görüyoruz. Bu da bize çok büyük cesaret veriyor. Önümüzdeki dönem için de ülkemiz büyük bir potansiyel içeriyor. Türkiye'nin gelişimini ben hep pozitif olarak görüyorum" diye konuştu.
29 Ekim'de hizmete açılan Marmaray'ın da Türkiye için çok önemli bir yatırım ve proje olduğunu belirten Molinas, bir kaç hafta içerisinde kendisinin de bu yolculuğu deneyimleyeceğini söyledi. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder