boğaziçi üniversitesi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
boğaziçi üniversitesi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2 Eylül 2014 Salı

Boğaziçi Üniversitesi Dijital Pazarlama Zirvesi’ne ev sahipliği yapacak

Dijital pazarlamada ölçümlemenin, içerik ve yeni teknolojiler kadar önem kazandığı günümüzde sektör çalışanları ve akademisyenler konuyu Digital Analytics Summit’te masaya yatıracak. Boğaziçi Üniversitesi’nin ev sahipliği yapacağı Digital Analytics Summit’te profesörler, pazarlama yöneticileri, danışmanlar ve analistler bir araya gelecek. Dünyanın en iyi pazarlama profesörlerinden Dr. V. Kumar’ın da konuşmacılar arasında olduğu Digital Analytics Summit 10 Ekim’de gerçekleştirilecek.

Boğaziçi Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Ayşegül Toker’in koordinatörlüğünde Digital Analytics Summit’e ev sahipliği yapacak. Zirve kapsamında Philip Kotler, Paul Green, Jerry Zaltman, Jagdish Sheth gibi dünyaca ünlü pazarlamacılar ile birlikte American Marketing Association tarafından «Pazarlama Efsanesi» olarak seçilen Dr. V. Kumar ağırlanıyor. Pazarlamanın çeşitli dallarında 8 kere yaşam boyu başarı ödülü sahibi olan Kumar, 200’den fazla makale, kitap, kitap bölümü, konferans makalesi, vaka çalışması ve araştırma raporu yayınladı, yayınları 6 dile çevrildi.

Dijital pazarlamada ölçümlemenin öneminin tartışılacağı, yeni nesil ölçümleme araçlarının paylaşılacağı Digital Analytics Summit’in diğer konuşmacıları arasında Crimson Hexagon Avrupa Direktörü Luke Moore, Özyeğin Üniversitesi’nden Prof. Koen Pauwels, Nielsen Genel Müdürü Erdem Tolon, Gemius ülke müdürü İdil Kesten ve eBrandValue kurucusu Doç. Dr. Tolga Akçura bulunuyor.

6 Mayıs 2014 Salı

HayalEt 2014 yılı başvuruları başladı!

Boğaziçi Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisi bünyesinde yürütülen HayalEt yenilikçilik, iş geliştirme ve girişimcilik platformuna başvurular başladı. Teknoloji transferi, inovasyon, girişimcilik, iş geliştirme, yeni fikirleri yatırımcı ile buluşturma ve ticarileştirme projesi olan HayalEt projesine 16 Mayıs’a kadar başvuru yapılabilir.

Girişimci gençleri cesaretlendirip onların fikirlerini başarılı iş projelerine dönüştürmek için yola çıkan HayalEt projesi, küresel rekabet amacıyla bilgi ve teknoloji kullanarak, ekonomik değer yaratan ürün ve hizmetler yaratmak isteyenlerin ilk başvuru merkezi olmayı hedefliyor. Kurulduğu günden itibaren 725 başvuru almış, 150 girişimciye 132 saatlik girişimcilik ve iş geliştirme eğitimleri ve 14 seminer vermiş olan proje fikirler ile sermayenin güvenle buluştuğu verimli ve sürekli gelişen bir platform olma amacını taşıyor. 
Liderlik, stratejik yönetim, inovasyon, üretim pazarlama gibi konularda tecrübeli akademisyenler tarafından verilecek eğitimlere katılan ve başarılı olarak sertifika almaya hak kazanan tüm HayalEt girişimcileri, KOSGEB'in 'Yeni Girişimci Desteği' havuzunda yer alabilecek ve bu havuzdaki girişimcilerin kullanma hakkı kazandıkları destek unsurlarından faydalanabilecekler.

23 Ekim 2013 Çarşamba

TÜRKİYE SAĞLIK TEKNOLOJİSİ ÜRETEREK BÜYÜYECEK

Boğaziçi Üniversitesi Yaşam Bilimleri ve Teknolojileri UYGAR Merkezi bünyesinde kurulan, Inovita Sağlık Teknolojileri Kuluçka Merkezi ve in vivo Tıbbi Cihaz Geliştirme Laboratuvarı hizmete açıldı. Türkiye’nin Sağlık Teknolojilerinde ilk girişimcilik merkezi olma özelliği taşıyacak olan laboratuvarların açılışını Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu ve Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Gülay Barbarosoğlu yaptı. Merkezde akıllı ilaç üretiminden, vücut içi implantasyon ünitelerine kadar birçok ileri sağlık teknolojisi üretimi yapılarak, ticarileşmesi sağlanacak. Merkezin Türkiye’nin sağlık teknolojilerinde yurtdışı bağımlılığını azaltması hedefleniyor.

İstanbul Kalkınma Ajansı tarafından desteklenen, Türkiye’nin ilk tematik kuluçka merkezi planlama ve model ölçekte kurgulayıp kurma özelliğini de taşıyan “Sağlık Teknolojileri Kuluçka Merkezi” açıldı. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Yerleşkesi’nde, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Gülay Barbarosoğlu’nun katılımlarıyla gerçekleşen açılış töreninde Inovita Sağlık Teknolojileri Kuluçka Merkezi ve in vivo Tıbbi Cihaz Geliştirme Laboratuvarı hizmete sunuldu.

Sağlık teknolojileri ve biyomedikal uygulamalar konusunda ulusal ve uluslararası seviyede çalışmaların yapılacağı tesisler, yenilikçi fikirleri ürüne dönüştürmek için ihtiyaç duyulan hizmetleri sağlamak ve planlamak üzere kuruldu. Akıllı telefonla idrar tahlili, kişiye özel 3 boyutlu kalça protezi seçimi ve temassız sıcaklık kontrolü cerrahi lazer sistemi gibi pek çok projenin hayata geçirileceği Inovita Sağlık Teknolojileri Kuluçka Merkezi ve in vivo Tıbbi Cihaz Geliştirme Laboratuvarı sağlık teknolojilerindeki fikirleri hayata geçirecek.

Boğaziçi Üniversitesi’nde yapılan açılışların Türkiye’yi daha yukarılara taşıyacağını ifade eden Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, “Tıbbı Cihaz Geliştirme Laboratuvarı ve Kuluçka Merkezi’ni açılışı için buradayız, Boğaziçi Üniversitesi’ni böylesine bir araştırma üssü kurduğu için kutluyorum. Bu adımların bizi geometrik olarak bilgi toplumuna ve 2023 hedeflerimize taşıyacağına inanıyorum” dedi. 10. Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda ana stratejinin yenilik ve girişimciliğe dayalı insan odaklı bir yaklaşıma sahip olduğunu ifade eden Cevdet Yılmaz, “Bilgi üretimi katma değere dönüşmeli, bunun için sadece kamu değil, özel sektörde Ar-Ge çalışmalarına bütçe ayırarak elini taşın altına sokmalı” şeklinde konuştu. 
Cevdet Yılmaz, “Üniversiteler evrensel bilgiye katkıda bulunan kurumlar. Büyüme stratejimizi insan ve bilgi odaklı gerçekleştireceğiz. Yeniliğe, girişimciliğe dayalı bir kalkınma modeliyle hareket edeceğiz. İşin özü bilgiyi üretmek ve faydaya dönüşmektir. Bu kapsamda üniversiteler de evrensel bilgiye katkıda bulunacaktır” dedi. Son 10 yılda üniversitelerdeki araştırma altyapısı için 3 milyar TL harcama yapıldığını belirten Bakan Yılmaz, Ar-Ge harcamalarının 5 kat artış gösterdiğini söyledi. Bakan Yılmaz, dünyadaki ekonomik krizle birlikte birçok ülkenin araştırma bütçelerini kesmesine rağmen, Türkiye’nin tam tersine yatırımlarına arttırarak devam ettiğini ifade etti.    
Boğaziçi Üniversitesi’ni dünya sıralamasında ilk 200’e giren tek Türk üniversitesi olduğu için tebrik eden Bakan Yılmaz sözlerini söyle sürdürdü:
“Üniversiteler aynı zamanda kalkınma kurumları olarak görülmeli. Bu yönden de Boğaziçi Üniversitesi’ni tebrik ediyorum. Dünyada ilk 200’e giren ilk Türk üniversitesi oldular. Bu sıralamada yukarılara çıkmalarında araştırmaya verdikleri önem olduğu ortada. Bu başarıda emeği olan herkese çok teşekkür ederim.
Burada rektörümüz önderliğinde örnek bir araştırma ortamı ve anlayış var. Boğaziçi Üniversitesi kamu ve özel sektör için araştırmacı yetiştiriyor. Üniversitemizden beklentimiz büyük. Daha da ileri adımlar atılmasını ümit ediyoruz.”
Törendeki konuşmasında kurum olarak her zaman daha iyiye gitme kararlığı içinde olduklarını belirten Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Gülay Barbarosoğlu, “Aslında ülkemiz için mütevazi, üniversitemiz için ise çok önemli bir açılışta bulunmaktan dolayı çok mutluyuz. Ülkemiz son yıllarda çok büyük bir kalkınma içinde. Son dönemde önemli ölçüde yol kat ettik. Ama daha sadece birinci kata çıktık. Daha çok yolumuz var. Bütün bu önemli altyapıyı sizinle beraber çok daha yukarı çıkarmalıyız. Daha iyiye gitme kararlılığı içindeyiz.” şeklinde konuştu.
Tesisler için dev yatırım
Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü içinde bulunan in vivo Tıbbi Cihaz Geliştirme Laboratuvarı’nın (Temiz Oda) kurulumu için yaklaşık 5 milyon TL harcandı. Temiz Oda, özgün tasarımı ile sağlık teknolojilerinde sadece Türkiye’de değil uluslararası seviyede çalışmalar yapabilecek nitelikte tasarlandı.

Temiz Oda, havadaki toz ve diğer parçacıklardan mümkün olduğunca arındırılmış sıcaklık ve nem kontrollü çalışma ortamı olarak projelendirilirken klinik kalitede prototiplerin üretilmesi konusunda çalışmaların yapılabilmesi amacıyla kuruldu.

Temiz Oda’nın kullanım amaçları arasında yarı iletken cihaz üretimi, biyoteknoloji, yaşam bilimleri uygulamaları ve kontrollü ortam gerektiren çalışmalar yer alıyor. Temiz Oda’da aynı zamanda yeni nesil endovasküler kataterler, kılavuz teller ve vücuda implant olan akıllı sensörler, elektriksel uyaranlar ve yalnız gerektikçe akıllı ilaç sistemleri üretilecek ve geliştirilecek.

Sağlık Teknolojileri Kuluçka Merkezi ise İstanbul Kalkınma Ajansı’ndan alınan 675.000 TL’lik fonla yaratıldı. Boğaziçi Üniversitesi Yaşam Bilimleri ve Teknolojileri Uygulama ve Araştırma Merkezi öncülüğünde açılan tesis ile birlikte kapsamlı bir kuluçka altyapısı kurulması planlandı.


Bu kapsamda Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Kampüsü Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nde yer alan 125 m2’lik bir alan “ön kuluçka merkezi” olarak tasarlandı.

27 Eylül 2013 Cuma

‘Eğitim yoluyla toplumsal iyiliğe hizmet kamusal görevdir’

Boğaziçi Üniversitesi, 150. Yıl kutlamaları kapsamında düzenlenen Konferanslar Dizisi kapsamında dünyaca ünlü Amerikalı sosyolog, London School of Economics Direktörü Prof. Craig Calhoun’u ağırladı.
 ‘Üniversitelerin Kamusal Misyonu’ başlığını taşıyan konuşmasında Prof. Calhoun, ‘public good’ (Toplumsal /Kamusal İyilik ) kavramı üzerinde durarak, eğitimin ve özellikle üniversitelerin toplumsal misyonunun toplumsal iyiliğe hizmet olduğuna değindi.
Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Gülay Barbarosoğlu’nun sunuş konuşmasıyla katıldığı konferansta Barbarosoğlu, bugüne dek sosyal ve kültürel disiplinlerde pek çok önemli konuşmacıyı ağırlamış, kamuya yönelik etkinlikler düzenlemiş ve düzenleyecek olan Boğaziçi Üniversitesi’nin özellikle 150. Kuruluş yıldönümü kapsamında  ‘üniversitenin kamusal misyonu’ başlıklı bir konferansa ev sahipliği yapıyor olmasının ayrı bir önem taşıdığına değindi.
 Prof. Calhoun ise konuşmasında üniversitelerin tarih boyunca incelendiğinde sahip oldukları ve koruyageldikleri ‘entelektüel ifade özgürlüğü’ gibi bazı temel değerlerle aslında bir anlamıyla ‘muhafazakar’ (conservative) kurumlar olma özelliği taşıdığını belirtti.
Bu değerlerin zaman içerisinde kimi zaman siyasi otoritenin kimi zaman da ‘piyasa’nın baskısına maruz kalabileceğine dikkat çeken ünlü sosyolog, her durumda kurumsal bir yapıyı muhafaza etmeye çalışırken asıl gözden kaçmaması gerekenin temel değerleri korumak olduğunu belirtti.
Konuşmasında, düşünür Habermas’ın ‘demokrasi toplumsalcılığa /toplumsala dayanır’ (democracy depended on publiciness) görüşünden söz eden Prof. Calhoun, ayrıca üniversitelerin bireylerin eğitimlerini oluşturmak ve görüşlerini şekillendirmek kadar bir kamuoyu da oluşturma misyonuna dikkat çekti.
Prof. Calhoun konuşmasında üniversitelerin bağımsız bilgi ve bilim üretimi yapan kurumlar olmasıyla birlikte aynı zamanda ‘toplumsal /kamusal iyi’yi gerçekleştirme adına toplumsal anlamda bağlayıcı bir misyonu olduğunu da dile getirdi.
Prof. Craig Calhoun Kimdir?
Prof Calhoun’un kozmopolitlik, kültür ve iletişim, sosyal hareketler, teknolojik değişimin etkileri, eğitim, din, topluluklar, milliyetçilik ve sosyal aidiyet gibi beşeri bilimlerin alanına giren pek çok konuda çalışmaları ve kitapları bulunuyor. Calhoun’un en önemli çalışmaları arasında ‘Tiananmen Meydanı Protestoları 1989’ adlı kitabı bulunuyor. Türkçe de ise geçen yıl dilimize çevrilen ve yayınlanan ‘Milliyetçilik’  adlı bir kitabı yer alıyor.

Prof. Calhoun, aynı zamanda MIT ve London School of Economics'de sosyoloji profesörü olan Richard Senneth ile birlikte, siyaset, kültür ve toplum üzerine disiplinler arası bir seminerler programı olan NYLON’ın kurucuları arasında da yer aldı.

29 Ağustos 2013 Perşembe

Türkiye Evreni Keşfediyor: Kozmoloji Yaz Okulu

Boğaziçi Üniversitesi -Bilim Akademisi işbirliğiyle Türkiye’de ulusal ölçekte ilk defa kozmolog (evrenbilimci) yetiştirmeyi amaçlayan Ulusal  Kozmoloji Yaz Okulu düzenlendi. Bu sene ilk defa ulusal düzeyde gerçekleştirilen Kozmoloji Yaz Okulu, Türkiye'de kısıtlı sayıda olan  ve gelişmiş ülkeler seviyesine gelebilmek adına ihtiyaç duyulan kozmologlar yetiştirme amacı taşıyor.  

Kozmoloji  Yaz Okulu,  Bilim Akademisi ve Boğaziçi Üniversitesi desteği ile başlatılan Feza Gürsey Yaz Okulları çerçevesinde Boğaziçi Üniversitesi Kandilli kampüsünde eski Feza Gürsey Enstitüsü 
Binasında düzenlendi.

Kozmolojide önemli temel fizik konularının ele alındığı programda lisansüstü seviyesinde katılımcılar yer alıyor.  Türkiye genelinde pek çok üniversiteden öğrencinin yer aldığı programa seçilen katılımcıların bölümü, not ortalaması, araştırma alanları, referansı ve kişisel notu değerlendirme kriterlerini oluşturdu.

8 Temmuz 2013 Pazartesi

150 yıldır yaşayan değerleri geleceğe taşıyacak 1.934 Boğaziçili mezun daha hayata atıldı

Rektör Barbarosoğlu: Üniversiteyi üniversite yapan çoğulcu yaşam kültürüdür
4 Temmuz tarihinde gerçekleştirilen Boğaziçi Üniversitesi’nin 146. Mezuniyet töreninde Rektör Gülay Barbarosoğlu, genç mezunları çoğulculuk kültürü ve demokrasi mesajlarıyla selamladı.
Bu yıl 150. kuruluş yıldönümünü kutlayan Boğaziçi Üniversitesi’nin 146. Mezuniyet Töreni 4 Temmuz Perşembe günü üniversitenin Uçaksavar Spor Tesisleri’nde, üniversite camiası, mezunlar ve ailelerin yoğun katılımıyla gerçekleştirildi.
Törende lisans, lisansüstü ve doktora derecelerini tamamlayan 1.934 yeni mezun diplomalarını aldı ve üniversiteyi dereceyle bitiren mezunlara başarı belgeleri sunuldu. Törende ayrıca Boğaziçi Üniversitesi’nden 50 yıl önce mezun olanlara verilen 50. Yıl ödülleri anlamlı bir tablo oluşturdu.
Çoğulcu yaşam, açıklık ve kamusallık…
Boğaziçi Üniversitesi 146. Mezuniyet Töreni’nde bir konuşma yapan Rektör Gülay Barbarosoğlu, 146. Mezuniyet töreninin, gerek Boğaziçi Üniversitesi’nin 150. Yılı olması gerekse hem dünyada hem de Türkiye’de yaşanan gelişmelere tanıklık edilen bir dönemde gerçekleşmesi açısından bu yıl farklı bir niteliğe büründüğünü belirtti. Barbarosoğlu, konuşmasında   ‘çoğulcu yaşam kültürü ve demokrasiye vurgu yaparak şunları söyledi:
‘’Bu mezuniyet töreninin en azından iki nedenle daha önceki mezuniyet törenlerine göre  farklı olduğunu düşünüyorum. Birincisi, 1863 yılında Robert Kolej’in kapılarını öğrencilerine açmasıyla başlayan Boğaziçi’ndeki akademik hayat bu sene 150. yaşına ulaştı. İkincisi, bu seneki mezuniyet törenimiz son günlerde gerek Türkiye’de gerekse dünyada yaşadığımız toplumsal hareketlerle aynı zamana denk düştü. Bir yandan, ülkemizin ve dünyanın sayılı eğitim ve bilim merkezlerinden birisi olarak 150 yılı geride bırakmış olmak bizi haklı olarak gururlandırıyor, sevindiriyor. Öte yandan, gerek ülkemizde gerek dünyada  tanık olduğumuz gelişmeler, içinde bulunduğumuz an konusunda bizi daha soğukkanlı ve duygulardan çok düşünceyi öne çıkaran bir duruş sergilemeye zorluyor’’.

20 Haziran 2013 Perşembe

Teknolojik yenilikçi iş fikirleri ödüllendiriliyor

Boğaziçi Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisi,  ‘İşte BU 2013 Öğrenci Proje Yarışması’ başvuruları başladı.  

Yarışma, yenilikçi iş fikirlerini ticari anlamda uygulanabilir bir işe dönüştürme konusunda öğrencilerin deneyim kazanmalarını desteklemeyi ve ödüle değer bulunan projelerin verilecek desteklerle teknoloji tabanlı yenilikçi bir işe dönüşmesine ön ayak olmayı hedefliyor.

Boğaziçi Üniversitesi Mühendislik Fakültesi ev sahipliğinde, Elginkan Vakfı, Bosch, ve Airties ana sponsorluğunda, Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Derneği-BÜMED, KOSGEB BÜ-TEKMER, Ar-Ge Mühendisleri Derneği, Ankara Patent Ofisi, Alesta, Xerox, HayalEt, Argela, IBM, Üniversite Medya, ve Radyo Boğaziçi sponsorluğunda düzenlenen ve Boğaziçi Üniversitesi Teknoloji Transfer  Ofisi tarafından yürütülen “İşteBU”  öğrenci proje yarışmasının 6.kez düzenleniyor. Bu yıla kadar Yeni Düşler Yenilikçi Düşünceler adı ile düzenlene yarışma bu yıldan itibaren işteBU adını aldı.

İşteBU 2013 Öğrenci Proje Yarışması teknoloji tabanlı, ürün veya hizmete dönüştürülebilir, yenilikçi iş fikirlerini ortaya çıkartarak  ödüllendirecek.  Bu kapsamda, yarışmaya katılacak projelerin tamamen yeni bir teknolojiyi veya mevcut bir teknolojinin yeni bir alana uygulanmasını veya mevcut bir teknolojinin geliştirilmiş bir uygulamasını içermesi ve ticari başarı şansına sahip olması şartı aranıyor.

Yarışmaya 30 Ağustos 2013 tarihine dek online başvuru ile katılım mümkün.  Katılım ve başvuru koşulları yarışmanın  http://istebu.org/2013/  sitesinde  yer alıyor.



İşte BU 2013 Öğrenci Proje Yarışması kapsamında verilecek ödüller ise şöyle :

ELGİNKAN VAKFI ÖDÜLLERİ
Birincilik Ödülü - 30.000 TL
İkincilik Ödülü - 20.000 TL

BOSCH, OTOMOTİV ÖDÜLÜ
Ödül Tutarı - 15.000 TL

AIRTIES, NETWORK SİSTEMLERİ ÖDÜLÜ
Ödül Tutarı - 5.000 TL

iPro TEŞVİK ÖDÜLÜ
Ödül Tutarı – 2.500 TL

ALESTA YATIRIM DESTEĞİ
ALESTA  uygun gördüğü bir projeye  100.000 TL’ye kadar yatırım desteği verecektir.
ANKARA PATENT OFİSİ DESTEĞİ
Yarışmada dereceye giren projelerden patent başvurusunda bulunacak olanlara ANKARA PATENT OFİSİ tarafından patent başvurusu hazırlama desteği verilecektir.

ARGELA MENTORLUK  DESTEĞİ
Değerlendirme Kurulu tarafından uygun görülen yazılım geliştirme projelerine ARGELA tarafından üç ay süreyle inkübasyon ve mentorluk desteği ile yazılım geliştirme araçlarından ücretsiz yararlanma imkanı verilecektir.

BU HAYALET KULUÇKA MERKEZİ DESTEĞİ
Yarışmada dereceye giren proje gruplarına BU HAYALET Kuluçka Merkezinin sağladığı desteklerden, şartları yerine getirmeleri kaydıyla, yaralanma imkanı verilecektir.

IBM DANIŞMANLIK DESTEĞİ
Değerlendirme Kurulu tarafından uygun görülen yazılım geliştirme projelerine IBM tarafından üç ay süreyle inkübasyon ve mentorluk desteği ile yazılım geliştirme araçlarından ücretsiz yararlanma imkanı verilecektir.

iPro  YATIRIM DESTEĞİ
iPro  uygun gördüğü bir projeye  25.000 TL’ye kadar yatırım desteği verecektir.
KOSGEB DESTEĞİ
Yarışmada dereceye giren projeler ayrıca, şirket kurarak iş fikirlerini hayata geçirmek amacıyla Boğaziçi Üniversitesi KOSGEB/TEKMER'de ofis alanına ve KOSGEB tarafından sağlanan diğer Teknoloji Araştırma ve Geliştirme Desteklerine başvurma hakkına sahip olacaklardır.


3 Haziran 2013 Pazartesi

Kadın yönetici şirketin başarısını artırıyor

İş dünyasının başarılı kadınları finans sektöründe ‘kadın’ olmayı Boğaziçi’nde konuştu. Panelde kadının iş hayatına katılımının önemi vurgulandı ve Türkiye’de iş gücüne katılım oranının hala AB seviyesinden çok düşük olduğuna dikkat çekildi.

150. yılını kutlayan Boğaziçi Üniversitesi, bu çerçevede düzenlenen etkinlikler kapsamında 30 Mayıs Perşembe günü finans dünyasından başarılı kadın yöneticilerin katıldığı bir panele ev sahipliği yaptı.
Uygulamalı Bilimler Yüksek Okulu tarafından düzenlenen panelde Doğan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Begüm Doğan Faralyalı, ING Bank CEO’su Pınar Abay, UBS Türkiye CEO’su Gonca Gürsoy Artunkal, JP Morgan Türkiye ve Azerbaycan Kurumsal Bankacılık Başkanı Ayşe Zadil , Indiana Üniversitesi Bloomington School of Business öğretim üyesi Prof Dr. Merih Sevilir ve Ernst &Young Türkiye Sorumlu Ortağı Demet Özdemir konuşmacı olarak yer aldı. katıdı.
Moderatörlüğünü eski Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı ve Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Vedat Akgiray’ın üstlendiği panelde her biri finans sektöründe kariyer yapmış kadın yöneticiler kişisel başarı hikayelerini katılımcılarla paylaştı.

Begüm Doğan Faralyalı: 2023 hedeflerini tutturmak için iş gücüne daha çok kadın gerek
Panelde söz alan Doğan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Begüm Doğan Faralyalı, finansı ‘ iş dünyasının kalbi’ olarak niteledi ve finans yönetiminin  bir şirketin check-up’ı olduğunu belirtti. London School of Economics mezunu olduğunu anlatan Faralyalı mezuniyetten sonra bir süre ne yapacağı konusunda kararsız kaldığını; ardından Stanford Üniversitesi’nde finans okumaya karar verdiğini belirtti. Doğan Grubu’nda özellikle Kanal D Romanya’nın kuruluşunda ve ardından Star TV’de CEO olduğu dönemde finans tecrübesinin kendisine büyük fayda sağladığını söyleyen Faralyalı Doğan Grubu şirketlerinin başındaki yöneticilerinin çoğunun da finans kökenli olduğunu belirtti.

Kadınların finans sektörüne girmeye çekindiğini düşündüğünü ifade eden Faralyalı, bunun sektördeki erkek hegemonyası kadar  kadından beklenen annelik, ev işlerinde sorumluluk gibi ek görevlerle ilgili olduğunu  belirtti. Türkiye’de kadının iş dünyasına giriş oranının hala yüzde 28’lerde olduğuna dikkat çeken Faralyalı ‘’2023 hedeflerinde samimiysek kadınların iş hayatına daha fazla girmesi sağlanmalı. Bu anlamda toplumun da hükümetin de sorumlulukları var. Bu konuda ciddi bir toplumsal eğitime ve bilince ihtiyacımız var’’ diye konuştu.

23 Mayıs 2013 Perşembe

Fikir hırsızlığına hapis cezası geliyor


Boğaziçi Üniversitesi tarafından düzenlenen IP CONFERENCE (Üniversitelerde Fikri Mülkiyet Hakları Konferansı) 23 Mayıs tarihinde Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün tarafından açıldı.
Bakan Ergün, açılış konuşmasında Fikri ve Sınai Mülkiyet Hakları sisteminin etkinleştirilmesi yönünde Bakanlık tarafından bir dizi düzenleme ve kanun üzerinde çalışıldığını belirterek, yeni düzenlemeler doğrultusunda piyasaya taklit ürün sürenlere ve her türlü teknolojik ürün taklidine 1-3 yıl arasında hapis cezası getirileceğini söyleyerek taklit ürünlerin hırsızlık kapsamında ele alınması gerektiğini belirtti.
Bakan Ergün, yeni yasa kapsamında yürütülen çalışmalar doğrultusunda,  patent uygulamasının ve tescil sürecini etkinleştirmek için tasarımlara itiraz uygulamasının kaldırılacağını,üniversitelerin artık kurumsal olarak patent sahibi olabileceklerini, ayrıcabuluş sahibi öğretim üyelerinin patent hakkının en az üçte birinde hak sahibi olacağını ifade etti.
Türkiye’nin ekonomik kalkınmasında en önemli rolün üniversitelere ait olduğunu vurgulayan Bakan Ergün, TÜBİTAK tarafından hazırlanan Teknoloji Transfer Ofisleri’ne (TTO) destek programı kapsamında heryıl 10 üniversiteye 1 milyar TL tutarında destek verileceğini ancak bu desteğinher yıl belirli kriterlere ve TTO’ların performanslarına göre verileceğinisözlerine ekledi.


Ülkeler ve şirketlerbaşkalarının fikri mülkiyet haklarını çalarak zenginleşemez

Üniversitelerde üretilen bilginin ürüne dönüşmesi gerektiğine dikkat çeken Nihat Ergün, ürünlerin pazarda da karşılık bulması gerektiğini söyledi. Türkiye’nin zaman zaman hala fikri mülkiyet üretilmeyen bir ülke olarak görüldüğünü ifade eden Ergün, bu algının artık değiştiğini belirterek  ‘’Bir ülke başka bir ülkenin fikri ve sanayi mülkiyetlerini çalarak zenginleşemez. Bu hem hukuki hem de ahlaki bir sorundur. Ne ülkeler nede şirketler bu şekilde zenginleşemezler. Türkiye’nin günümüzde rekabetedebileceği başlıca alan bilgi üretimidir, araştırma geliştirmedir. Bakanlık olarak ülkemizde üretilen bilginin yenilikçi ve katma değer yaratan bilgiolması için adımlar atıyoruz’’ diye konuştu.
Türkiye’nin fikri mülkiyet hakları konusunda önemli bir değişim sürecinden geçtiğini belirten Bakan Ergün, 2011-2012 yıllarındaTürkiye’nin marka başvurularında Avrupa birincisi olduğunu belirtti.

Boğaziçi ÜniversitesiRektörü Gülay Barbarosoğlu ise ülke olarak 2023 hedeflerini tutturmak ve dünyanın ilk 10 ekonomisi arasında girmek yolunda en önemli adımın üniversite- sanayi işbirliklerinin uygulamaya geçirilmesi olduğunu belirtti. TÜBİTAK’ın üniversitelerde yeni kurulmakta olan TTO’lara olan desteğinin bu alanda çok önemli bir ivmeyaratacağını ifade eden Barbarosoğlu, Bakanlık’ın bu alandaki ilgili mevzuatın iyileştirilmesi yönünde hızlı bir çalışma başlatmış olmasından memnuniyet duyduklarını sözlerine ekledi.
Konferansın açılışında konuşma yapan Logo Yönetim Kurulu Başkanı Tuğrul Tekbulut ise, bir başkasına ait olan fikri mülkiyetin çalınmasının hala suç olarak görülmemesini büyük bir eksiklik olarak nitelendirdi. Tekbulut, Boğaziçi Üniversitesi mezunu bir girişimci olarak kurduğu Logo Yazılım’ın başarı hikayesinden örnekler verdi.
TÜBİTAK’ın TTO 1513 projesiyle ilk 10’a giren ve TeknolojiTransfer Ofisi kurmak üzere desteklenen üniversitelerin yönetici ve uzmanları araştırma projelerinin teknolojiye dönüşmesi, sanayi ile ilişkilerin geliştirilmesi amacıyla düzenlenen IP CONFERENCE’da Oxford, Cambridge, Cornellgibi üniversitelerin Teknoloji Transfer Ofisi Başkanları BoğaziçiÜniversitesi’nde konuk oluyor. Uzmanlar, 23-25 Mayıs tarihleri arasında yeralacak konferansta Üniversite-Sanayi ilişkileri, patent hakları, fikri mülkiyethakları gibi konuları ele alarak, tartışacak.
Boğaziçi Üniversitesi Teknoloji TransferOfisi tarafından düzenlenen konferans hakkında detaylı bilgi www.ipconference.boun.edu.tr adresinden alınabilir.
 

21 Mayıs 2013 Salı

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN BİRİNCİ DERECEDE SORUMLUSU İNSAN


BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ’NDE SEMİNER VEREN NOBEL BARIŞ ÖDÜLÜ SAHİBİ Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli IPCC’NİN BAŞKANI  DR. RAJENDRA K. PACHAURI :

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN BİRİNCİ DERECEDE SORUMLUSU İNSAN


Boğaziçi Üniversitesi’nin 150. Yıl Etkinlikleri kapsamında Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (Intergovernmental Panel on Climate Change, IPCC) Başkanı Dr. RAJENDRA K. PACHAURI, “İklim Değişikliği: Enerji-Çevre” başlıklı bir seminer verdi.

Dr. Pachauri, konuşmasında küresel iklim değişikliği ve küresel ısınmanın insan faaliyetlerinin bir sonucu olduğunu belirtti. Toplumların küresel iklim değişikliğine adapte olması için  yenilenebilir enerji politikalarının günümüzde artık bir  zorunluluk haline geldiğine dikkat çeken Dr. Pachauri, önümüzdeki yıllarda Güney Avrupa’nın kuraklık, Afrika’nın açlık ve Kuzey Denizi’ne kıyısı olan ülkelerin sel felaketleriyle karşı karşıya kalacağını, bir başka deyişle dünyanın hemen her bölgesinin iklim değişikliğinden etkileneceğini ifade etti.

Rektör Barbarosoğlu: Yeşil kampüs ve sürdürülebilirlik vazgeçilmez değerlerimiz

Enerji Ekonomisi Derneği’nin katkılarıyla 20 Mayıs 2013 tarihinde Boğaziçi Üniversitesi’nde gerçekleştirilen seminerin açılış konuşmasını yapan Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Gülay Barbarosoğlu ise,  Boğaziçi Üniversitesi’nin 150 yıllık geçmişinde ‘yeşil kampus’ ve sürdürülebilirlik ilkesini uygulamaya geçiren bir yaklaşım izlediğini belirtti ve  güneş, dalga ve rüzgar enerjilerinden daha fazla yararlanmak, daha az karbon ayak izi üretmek hedefleri doğrultusunda ilk uygulamalara sahip olan bir eğitim kurumu olduklarını  belirtti. Barbarosoğlu, konuşmasında ayrıca Kyoto Protokolü’ne Türkiye’nin taraf olması için ilk adımların Boğaziçi Üniversitesi’ne atıldığını , bu yönde yapılan bilimsel toplantılara üniversitenin ev sahipliği yaptığını anımsattı.

Dr. Rajendra K. Pachauri ise seminerinde iklim değişikliği nedeniyle günümüzde çok ciddi sorunlarla karşı karşıya olduğumuzu; bu sorunlara çözüm bulamazsak sorumsuz bir topluma dönüşeceğimize dikkat çekti. İklim değişikliğinin günümüzde ekonomi ve çevre politikalarından bağımsız düşünülemeyeceğini belirten Dr. Pachauri, son 50-60 yıldır global ısınmada yukarıya doğru bir eğilim olduğunu söyledi.

Küresel ısınma nedeniyle buzulların erimeye devam ettiğini ve deniz suyu seviyesinin yeryüzü genelinde 1 metrenin üzerine çıktığını belirten Pachauri, insan faaliyetlerinin iklim değişikliği ve sıcaklık değişiminde kilit rol oynadığına dikkat çekti. İnsan faaliyetlerinin yağmur, sel felaketleri, su taşkınları gibi ekstrem koşulları da oluşturduğunu söyleyen Pachauri, bu gelişmelere bağlı olarak önümüzdeki yıllarda dünyayı olumsuz bir tablonun beklediğini belirtti.

Karbondioksit emisyonunun 1970-2004 arasında yüzde 80 seviyelerinde arttığını söyleyen Dr. Pachauri, insan faaliyetlerinin sera gazı emisyonunun artmasındaki en önemli etken olduğunu söyledi.

Tarımsal verimlilik düşecek, kuraklık ve sel felaketleri artacak

İklim değişikliğine bağlı olarak dünyayı bekleyen önemli değişikliklere değinen Dr. Pachauri,  iklim değişikliğinin tarımsal verimliliğe etki edeceğini Afrika’da ve Güney Avrupa’da kuraklık yaşanacağını ve tarımsal verimliliğin  yüzde 20-30’lara varan düşüşler yaşanacağını kaydetti. Deniz seviyesindeki yükselmelere bağlı olarak dünyada, Kuzey Denizi gibi özellikle kıyı bölgelerinde yaşayan milyonlarca insanın sel felaketleriyle karşı karşıya kalacağını savunan Dr. Pachauri, sıcaklık değişikliklerinin turizm başta olmak üzere çeşitli sektörleri olumsuz yönde etkileyeceğini ifade etti.  

‘Yanlış yöndeyseniz hızın anlamı yoktur’

Küresel iklim değişikliğine karşı çözümün yenilenebilir enerjilere daha fazla yatırım yapmak olduğunun altını çizen Dr. Pachauri, ‘Bizi kurtaracak olan yenilenebilir enerjidir’ diye konuştu.  Bugünkü faaliyetlerimizin gelecek on yılları etkilediğini, bu nedenle gelecekle ilgili duyarsız davranmanın imkansız olduğunu hatırlatan Dr. Pachauri, seminerin sonunda Mahatma Gandi’nin ‘Eğer yanlış yönde ilerliyorsanız hızın bir anlamı yoktur’ sözüne atıfta bulunarak,hükümetlerin ve yerel idarelerin yenilenebilir enerji için bir an önce harekete geçmesi gerektiğini söyledi.

Dr. Rajendra K. PACHAURI Kimdir?

1940 yılında Hindistan’da doğan Rajendra Kumar Pachauri, Raleigh North Carolina State University’de (ABD) 1974 yılında Endüstri Mühendisliği doktorasını ve 1976 yılında Ekonomi doktorasını tamamlamıştır. Dr. Pachauri 2002 yılından beri Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) Başkanı olarak görev yapmaktadır. 2007 yılında Nobel Barış Ödülünü alan IPCC’nin Başkanlığının yanısıra, Dr. Pachauri 2001 yılından beri Hindistan’ın en etkin araştırma ve siyaset örgütlerinden olan TERI’nin (The Energy and Resources Institute) direktörlüğünü yapmakta ve TERI Üniversitesinin rektörlük görevini yürütmektedir. Pachauri aynı zamanda Amerikan Ulusal Tarım Kuruluşu Yönetici Konseyi Başkanı ve Columbia Üniversitesi’nin İklim ve Toplum İçin Uluslararası Araştırma Enstitüsü Kurulu’na başkanlık etmektedir. Dr. Pachauri Temmuz 2009 - Haziran 2012 tarihleri arasında Yale Üniversitesi İklim ve Enerji Enstitüsü kurucu yöneticisi görevini takiben Temmuz 2012’den itibaren kıdemli danışman olarak görev yapmaktadır. Pek çok uluslararası ödül kazanan Dr. Pachauri’nin 26 kitabı ve çok sayıda akademik makalesi bulunmaktadır.

10 Mayıs 2013 Cuma

MERKEZ BANKACILIĞI VE PARA POLİTİKASININ EN SEÇKİN UZMANI CHARLES GOODHART BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ ECONFIN’IN KURULUŞU YILDÖNÜMÜ İÇİN GELİYOR



Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi ve Finans Programı ECONFIN 10. Yılını Bloomberg terminalleriyle oluşturduğu yeni laboratuarı ve bir konferansla kutluyor.

MERKEZ BANKACILIĞI VE PARA POLİTİKASININ EN SEÇKİN UZMANI CHARLES GOODHART BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ ECONFIN’IN KURULUŞU YILDÖNÜMÜ İÇİN GELİYOR

Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü, Ekonomi ve Finans Yüksek Lisans Programı ECONFIN  10. Yılını finans eğitimi için Bloomberg Terminalleriyle donattığı büyük bir laboratuarın açılışıyla kutluyor.  14 Mayıs günü yapılacak kutlamada ünlü finans uzmanı Prof. Charles Goodhart Boğaziçi Üniversitesi’nde bir konuşma yapacak.

Finansal gelişmelerde ve krizlerde ekonomik verilerin hızlı ve doğru analiz edilmesi ve yorumlanmasının önemini göz önüne alan Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü hem lisans hem de yüksek lisans programlarının kullanımı için büyük bir finans laboratuarı açıyor. Laboratuar öğrencilerin Bloomberg terminalleri üzerinden Türkiye ve dünya piyasalarındaki gelişmeleri izlemelerini ve analiz etmelerini sağlayacak. Piyasalar ve dünyadaki gelişmeler hakkında teknik ve akademik donanımın yanı sıra Laboratuarda verilecek derslerde piyasa profesyonellerinin ve bürokratların reel ekonomi ve piyasa deneyimleri de öğrencilere aktarılacak. Laboratuarı ECONFIN ekonomi ve finans “executive”  programı yoğun olarak yıl içinde kullanacak, ayrıca yaz modülleri çerçevesinde kısa dönemli kurslar düzenlenecek.
Boğaziçi Üniversitesi ECONFIN Programı’nın 10. Yılı ve laboratuarın oluşturulması dolayısıyla düzenlenecek törende ünlü para politikası uzmanı Prof. Charles Goodhart bir konuşma yapacak. 1969-2000 arasında İngiltere Merkez Bankası’nda çeşitli görevlerde bulunan ve 1997-2000 arasında da İngiltere Merkez Bankası Para Politikası Komitesi’nde görev yapan Goodhart, 1985 yılından beri London School of Economics’te öğretim üyesi olup ayni zamanda da Financial Markets Group  üyesi ve Finansal Regülasyon Araştırmaları Merkezi Direktörü olarak görev yapıyor.
Prof. Goodhart’ın yanı sıra BDDK Başkan Yardımcısı Ozan Cangürel’in de konuşmacı olarak katılacağı etkinlik 14 Mayıs, Salı günü Boğaziçi Üniversitesi Güney Kampüs, Albert Long Hall’de (Büyük Toplantı Salonu) gerçekleşecek.

ECONFIN 10. YIL ETKİNLİĞİ PROGRAMI:
18:30 Econfin – Past and Prospects – Targets, Graduates and Visions
Finance Lab - Bloomberg
19:00 Prof. Charles Goodhart, LSE, Financial Markets Group, Kurucu Üye
Future of Monetary Policy and Banking
20:00 Dr. Ozan Cangürel, BDDK Başkan Yardımcısı
Banking and Regulation in Turkey
İngilizce dilindeki konferansta simultane çeviri yapılacaktır.











18 Nisan 2013 Perşembe

Boğaziçi Üniversiteliler 150.yılı özel bir geceyle kutladı


Boğaziçi Üniversitesi, köklü eğitim geleneği ile akademik ve kültürel değerleri bir arada barındıran geleneğini yansıtmak ve 150.yılını Boğaziçi Üniversitesi dostları ve seçkin mezunlarıyla kutlamak üzere 17 Nisan Çarşamba günü Four Seasons Bosphorus Hotel’de özel bir gece düzenledi.
Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Gülay Barbarosoğlu ev sahipliğinde düzenlenen geceye cemiyet hayatı, iş, sanat ve siyaset dünyasının önde gelen isimleri katıldı.

Gecede konuşan Barbarosoğlu, Boğaziçi Üniversitesi’nin bundan böyle sadece öğrenci odaklı değil, mezun odaklı bir üniversitesi olmasını arzu ettiklerini belirterek şöyle dedi: Üniversitemiz camiasının en geniş gurubunu mezunlarımız oluşturmaktadır. Öğrencilik 4-5 yıl sürerken, mezun statüsü bir ömür sürer. Üniversite yönetimlerinin öğrenci ve öğretim üyelerine olduğu kadar mezunlarına karşı da önemli sorumlulukları vardır. Mezunların diploma değeri ve itibarı onlara emanettir. Mezunları ile sağlıklı iletişimi kaybeden üniversitelerin birçok alanda ciddi sorunlar yaşayacağını söyledi.

Okula dönüş kampanyasını tanıtan Barbarosoğlu, mezunlarını üniversiteye katkıda bulunmaya davet etti.

Boğaziçi Üniversitesi mezunu olan Defne Samyeli’nin sunuculuğunu yaptığı gecede Feyyaz Berker’in katkısı ile Prof. Dr. Zafer Toprak danışmanlığında hazırlanan “Dünden Bugüne Boğaziçi Üniversitesi 1862-2013” kitabı tanıtıldı ve konuklara armağan edildi. Kitapla ilgili konuşan Berker, her şeyin araştırma ve merakla başladığını söyledi. Boğaziçi Üniversitesi’nin kurulduğundan bu yana 40 bin, Robert Kolej’in ise 12 bin mezun verdiğinin altını çizen Berker, mezunların okullarıyla irtibatını kesmemelerinin en büyük gurur kaynağı olduğunu söyledi. 

14 Nisan 2013 Pazar

BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ REKTÖRÜ BARBAROSOĞLU’NA AVRUPA’DAN BÜYÜK ONUR



Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Gülay Barbarosoğlu Avrupa Üniversiteler Birliği Yürütme Kurulu Üyeliğine Seçildi.

Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Gülay Barbarosoğlu Belçika’nın Ghent şehrinde yapılan EUA (Avrupa Üniversiteler Birliği) 14. Genel Kurulu’nda Yürütme Kurulu Üyeliği’ne seçildi.

47 ülke, 35 Rektörler Konferansı, 860 üniversiteden oluşan Avrupa Üniversiteler Birliği üyelerinin oyları ile Yürütme Kurulu üyesi seçilen BarbarosoğluAvrupa ölçeğinde üniversitelerin sorunlarına çözüm oluşturma ve gelişmelerine katkıda bulunmayı sağlayacak bu göreve seçilmek büyük bir onur. Bu görevin, Türkiye’de eğitime emek veren tüm kurumların ve kişilerin oluşturduğu birikimle birlikte bize layık görüldüğünü düşünüyorum.” dedi.

Türkiye yüksek öğrenim sistemi birçok soruna rağmen bugün dünyanın gelişmiş eğitim sistemlerinden biri olduğunu ifade eden Gülay Barbarosoğlu, bu anlamda Türkiye’deki iyi uygulamaları Avrupa sistemine taşırken, Avrupa’daki gelişmeleri Türkiye’ye aktarmayı, Avrupa ve Türkiye üniversiteleri arasındaki işbirliklerini geliştirmeyi önemsediğini vurguladı. “Türkiye’nin Avrupa kurumları içinde temsil edilmesi sözümüzü daha güçlü bir şekilde söylememizi sağlayacaktır.” diyen Barbarosoğlu,  Avrupa Üniversiteler Birliği Yürütme Kurulu üyeliği Avrupa ile Türkiye’deki üniversiteler arasında bağları daha da güçlendirmek için fırsat sağlayacağını ifade etti.

Avrupa’da yükseköğretim alanındaki kalite konusunun önemine değinen Rektör Barbarosoğlu, Avrupa’da ortak bir kalite algısının mümkün olabileceğini, yükseköğretimde kalite modelinin daha uyumlu ve bütünleyici olması gerektiğini söyledi. 

Gülay Barbarosoğlu EUA Yürütme Kurulu üyeliğinin Türkiye’deki üniversiteler için fırsat olduğunu söylerken “Entelektüel merak ve inovasyon üniversite konseptinin çekirdeğini oluşturur, bu nedenle araştırma ve inovasyon alanındaki çalışmaların geliştirilmesi gündemimdeki en önemli konu olacak. Avrupa çapında araştırma faaliyetlerinin geliştirilmesi, Türkiye ile ortak projeler oluşturulması, yine Türkiye ile Avrupa üniversiteleri arasında kaliteli ortak doktora programlarının oluşturulması hedeflerim arasında.” dedi.

EUA Yürütme Kurulu üyeleri Avrupa Üniversiteler Birliği çerçevesinde çalışma programları oluşturarak, uygulanmasını sağlamaktan ve Birliğin politikalarının belirlenmesinden sorumlu.



Gülay Barbarosoğlu Kimdir?
Eğitim
B.Sc., Endüstri Mühendisliği, Boğaziçi Üniversitesi, 1978
Ph.D., Endüstri Mühendisliği, Boğaziçi Üniversitesi, 1985
Akademik Ünvanlar
Profesör, Boğaziçi Üniversitesi, 2000 -
Doçent, Boğaziçi Üniversitesi, 1992 - 2000
Yardımcı Doçent, Boğaziçi Üniversitesi, 1988-1992
Öğretim Görevlisi, Boğaziçi Üniversitesi, 1985-1988
B.Ü. İdari Görevler
Rektör, Boğaziçi Üniversitesi                                                                              2012-                  
Rektör Yardımcısı, Boğaziçi Üniversitesi
2008-2012
Müdür, Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü
2002-2006
Müdür, CENDIM Afet Yönetim Merkezi, Boğaziçi Üniversitesi
2000-2004
Başkan, Endüstri Mühendisliği Bölümü, Boğaziçi Üniversitesi
2006-2007
Başkan, Endüstri Mühendisliği Bölümü, Boğaziçi Üniversitesi
2000-2002
Başkan, Finans Mühendisliği Programı, Boğaziçi Üniversitesi
2001-2002
Başkan Yardımcısı, ETM Programı, Boğaziçi Üniversitesi
2000-2002

Uluslararası İdari Görevler
Ulusal Temsilci, NATO Araştırma ve Teknoloji Teşkilatı
2003-2010
Başkan Yardımcısı, EC EURO
2004-2008

STK Faaliyetleri
Yönetim Kurulu Üyesi, Mahalle Afet Gönüllüleri (MAG) Vakfı
2007-2008
Başkan, Mahalle Afet Gönüllüleri (MAG) Vakfı
2009-2010

Bilimsel ve Mesleki Kuruluş Üyelikleri
Kurucu Üye, EURO HOP EWG
Üye, INFORMS (The Institute of Management Sciences)
Üye, APICS (American Production and Inventory Control Society)
Üye, YAD Yöneylem Araştırması Derneği
Üye, IEPM (Industrial Engineering and Production Management)

12 Nisan 2013 Cuma

Ünlü ekonomist Samuel Bowles, Boğaziçi Üniversitesi’nde konferans verdi


Ünlü ekonomist Samuel Bowles, Boğaziçi Üniversitesi’nde konferans verdi
SERVET EŞİTSİZLİĞİNİN 20 BİN YILLIK TARİHİ
Boğaziçi Üniversitesi, 150. yıl etkinlikleri çerçevesinde dünyaca ünlü ekonomist Prof. Dr. Samuel Bowles’u ağırladı. Bowles, 10 Nisan tarihinde Ekonomi Bölümü’nün daveti ve Tübitak’ın maddi desteği ile ‘Technology, Institutions and Wealth Inequality in the Very Long Run’ (Teknoloji, Kurumlar ve Çok Uzun Vadede Servet Eşitsizliği) başlıklı bir konferans verdi.
Prof. Dr. Samuel Bowles, arkeolojik, tarihi ve etnografik veriler üzerinden yaptığı sunumda yaklaşık 20 bin yıl önceye uzanarak toplumların servet eşitsizliği derecesi hakkında bilgi verdi.  Avcılık ve toplayıcılığa dayalı ekonomilere kadar geriye gidip, aynı zamanda tarıma dayalı ekonomiler, antik dönem kölelik, ortak mülkiyet, modern dönem öncesi merkezi otoriter sistemler, feodalite, modern dönem öncesi kent ekonomileri ve demokratik yöntemlerle yönetilen kapitalist ekonomileri de kapsayan geniş bir yelpazede servet eşitsizliğinin seviyelerini anlatan Bowles, eşitsizliğe etki etme potansiyeline sahip iki faktör olan teknoloji ve kurumlar arasından, esas belirleyicinin kurumlar olduğunu vurguladı.

Bowles ayrıca, tarih öncesi ilkel tarım toplumlarında servet eşitsizliğinin görece az olduğuna dikkat çekerken, sonraki dönemlerde servet eşitsizliğinin arttığını ve bunun en önemli sebebinin ise bedensel ya da ilişkisel servetin değil, maddi servetin önem kazanması olduğunu belirtti. Öte yandan, bilgi üretimi ve dağılımının önem kazanmasına bağlı olarak insan sermayesi ve bilgi ağlarının ön plana çıktığı modern ekonomilerde servetin daha eşit dağılmasının mümkün olabileceğini de sözlerine ekledi.

Prof. Dr. Samuel Bowles Hakkında

Doktorasını Harvard Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nde yapmış olan Samuel Bowles, Davranış Bilimleri Programı’nı yönettiği Santa Fe Enstitüsü’nde araştırma profesörüdür. Aynı zamanda, Siena Üniversitesi Ekonomi Bölümü profesörüdür. 1965-1973 yılları arasında Harvard Üniversitesi’nde ve şu anda fahri profesör olduğu Massachusetts Üniversitesi’nde ekonomi dersleri vermiştir.

Kültürel ve genetik gelişim üzerine yakın dönem çalışmaları, insanların bütünüyle kişisel-çıkar tarafından güdülendiği yönündeki geleneksel ekonomi varsayımını sorgular. Yakın dönem çalışmaları, aynı zamanda, özgecil ve ahlaki dürtülerin çoğu toplumda ortak olması gerçeğinin ışığında, örgütler, topluluklar ve ulusların nasıl daha iyi yönetilebileceğini soruşturmaktadır. Bowles’ın şu anda yürüttüğü araştırma, siyasal hiyerarşi, refah eşitsizliği ve bunların çok uzun dönemdeki gelişimleri üzerine kuramsal ve deneysel çalışmaları da içermektedir.

10 Nisan 2013 Çarşamba

İki dev yazardan edebiyat, roman ve romancılık üzerine sohbet….


Umberto Eco ve Orhan Pamuk Boğaziçi’nde buluştu
Dünyaca ünlü iki yazar Boğaziçi Üniversitesi’nde buluştu. İtalyan yazar Umberto Eco ve Nobel ödüllü Orhan Pamuk, Boğaziçi Üniversitesi’nin 150. Yıl kutlamaları kapsamında önceki gün Güney Kampüs'teki Albert Long Hall'de "Gerçekler, Kurgu ve Tarih Üzerine Bir Söyleşi" başlıklı konuşmada biraraya geldi. 
Söyleşinin moderatörlüğünü Bologna Üniversitesi Öğretim Üyesi Patrizia Violi yaptı. Yaklaşık bir buçuk saat süren söyleşiye Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Gülay Barbarosoğlu, akademisyenler, öğrenciler,  yayın ve edebiyat dünyasından çok sayıda konuk dinleyici olarak katıldı.
Yüzyıl değişimlerine tanıklık etmiş, dünya olaylarını edebiyatlarına ve düşün dünyalarına yansıtmış olan, Umberto Eco ve Orhan Pamuk, “saf romancı, tarihi roman ve nesneler” üzerine konuştular. Moderatör Patrizia Violi ise söyleşi öncesi yaptığı giriş konuşmasında iki yazarın gerçekle ve kitaplarıyla kurdukları ilişkideki ‘koleksiyoner’ yöne dikkat çekti. 
İki yazarın yazın serüvenleri ve alışkanlıkları, koleksiyon ve liste yapmak gibi merakları gibi kişisel  ilgilerin yanı sıra edebiyat ve roman üzerine bakış açılarını samimi ve esprili bir havada dile getirip zaman zaman şakalaştıkları söyleşiyi yöneten Violi, Pamuk’un ‘naif ve duygusal’, Eco’nun ise ‘sentetik ve estetik’ birer yazar olarak portrelerini çizerken iki yazarın benzerlikleri ve ayrışmaları üzerinde de durdu.
Dünyadaki insanların çoğu aptaldır ‘
Umberto Eco, "Ben inanıyorum ki dünyadaki insanların çoğu aptaldır. Bu çok önemli bir his. Ölmeye hazır olabilmek için, ölüm anında eğer ikna olduysam insanların hepsi aptaldır o zaman ölebilirim. Adım adım hergün kendi inancınızda bu şekilde düşünebilirsiniz. Ancak yaşamın şu noktasında sadece yüzde 50'sinin aptal olduğun düşünüyorum" dedi. Eco'nun bu sözleri salonda gülüşmelere neden oldu.
‘Masumiyet Müzesi’ kitabındaki Kemal karakterinden  söz ederken yazarla karakterin özdeşleşmesi konusuna değinen Pamuk, ‘’Okurların sizin Kemal olduğuna inanmasını istiyorsunuz, aslında bu bir anlamda  kendinizi eleştirmenlere karşı korumak için kullandığınız bir hile de olabilir’’ yorumunu yaptı. Yazarların eserlerinde yarattıkları karakterlerle özdeşleştirilmek için yazdığını söyleyen Pamuk’un bu değerlendirmesine yanıt olarak Eco ise ‘’Yazar, narsistik bir bakış açısıyla kendisini sonradan romana dahil edebilir. Ben, bir eserimde bu deneyimi yaşadım. Bir Önceki Günün Adası’nda, karakterlerim Barok tarzda konuşuyorlardı oysa ben Barok sevmem.Bunun için okurlarımdan özür dilemişliğim vardır’’ diye konuştu.
‘Napolyon’u, aşk öyküsü yazmaya tercih ederim’
‘’Hiç bir zaman aşk öyküsü anlatmam çünkü özel şeyleri anlatmayı sevmiyorum. Onun yerine Napolyon’dan bahsetmeyi tercih ederim’’ diyen Eco bu sözüyle dinleyicileri güldürken Orhan Pamuk ise romanda her özel şeyin anlatılabileceğini ve karakterlere uyarlanabileceğini dile getirdi. Eco ise , tüm bunları yaparken yazar olarak kendisini saklayabildiğinden söz ederek ‘’Bir gün bana romanlarımdaki en otobiyografik unsur nedir diye sordular, ‘zamirlerdir’ diye cevap verdim’’ diye konuştu.
Pamuk ve Eco neden yazıyor?
Moderatör Violi’nin her iki yazara yönelttiği ‘’Romanlarınızı neden yazıyorsunuz?’ sorusuna Orhan Pamuk’un yanıtı ‘’Aslında yedi yaşında ressam olmak isterdim. Lisede çizgilerimi beğendiklerinde sevinirdim. Mühendis bir aileden geldiğim için üniversitede mimarlık okudum. Yalnız bir yaşam sürmek istiyordum. Bunu otobiyografik İstanbul kitabımda da anlattım. Ressam olamayacağımı anladığımda, 22 yaşımda, yazar olmaya karar verdim. Yazar olmak istedim çünkü tek başına bir odada yaşamak istedim. Bunun için çok mutluyum’’ oldu.
Umberto Eco ise aynı soruya espriyle  yanıt verdi :’’Bazı insanlar banka soyar ben de roman yazıyorum. Üniversitede doktora tezim eleştirilmişti. Gerçek bir araştırmacının pek çok hata ve deneme yaptığı söylenir. Ben de tüm yaşamımda, felsefi bir araştırmacı olarak romanlarımı böyle yazdım’’.
Iki yazarın buluşması Orhan Pamuk’un ‘’Ona çok şey borçluyum. O büyük bir yazar’’ diyerek Umberto Eco’ya övgü ve teşekkürlerini iletmesiyle sona erdi. İki yazar gelecek yıl Bologna’da buluşma sözü verdiler ve dinleyicileri kırmayıp kitaplarını imzaladılar. 

18 Mart 2013 Pazartesi

BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ 150. YIL ETKİNLİKLERİNİ WEB’E TAŞIDI


1863 yılında Bebek Kampüsü’nde Robert Kolej olarak eğitim ve öğretime başlamış olan Boğaziçi Üniversitesi, dünyada ve Türkiye’de yaratmış olduğu eğitim geleneği ile akademik ve kültürel değerleri 2013-2014 yıllarında düzenleyeceği etkinliklerle  toplumun farklı kesimleriyle paylaşıyor.

150. Yıl etkinliklerini http://150.boun.edu.tr adresine de taşıyan Boğaziçi Üniversitesi’nin akademik geleneği, kültürel birikimi, 150 yıllık kültür ve sanat birikiminin yansıyacağı etkinlikleri, mezunlarla buluşmalar, kısacası 150. Yıl kapsamında üniversitenin sahip olduğu bilgi ve deneyimi toplumun tüm kesimleriyle paylaşmak amacıyla düzenlenecek tüm etkinlikler web sayfası kanalıyla üniversite dışına da açılmış olacak.

150. yıl etkinliklerini tüm Türkiye’ye yayılmasını amaçlayan Boğaziçi Üniversitesi’nde 2013-2014 yıllarında yer alacak dünya çapında bilim insanlarının konuk olacağı seminer ve konferanslar, kültürel ve tarihi birikim yansıtan sergiler, edebiyat, müzik, sinema ve tiyatro buluşmaları, Boğaziçi Üniversitesi tarihi ile ilgili yayınlar, tarihi bina restorasyonları, topluma dönük sosyal sorumluluk projeleri bundan böyle  http://150.boun.edu.tr adresinden de izlenebilecek.