10 Nisan 2013 Çarşamba

İki dev yazardan edebiyat, roman ve romancılık üzerine sohbet….


Umberto Eco ve Orhan Pamuk Boğaziçi’nde buluştu
Dünyaca ünlü iki yazar Boğaziçi Üniversitesi’nde buluştu. İtalyan yazar Umberto Eco ve Nobel ödüllü Orhan Pamuk, Boğaziçi Üniversitesi’nin 150. Yıl kutlamaları kapsamında önceki gün Güney Kampüs'teki Albert Long Hall'de "Gerçekler, Kurgu ve Tarih Üzerine Bir Söyleşi" başlıklı konuşmada biraraya geldi. 
Söyleşinin moderatörlüğünü Bologna Üniversitesi Öğretim Üyesi Patrizia Violi yaptı. Yaklaşık bir buçuk saat süren söyleşiye Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Gülay Barbarosoğlu, akademisyenler, öğrenciler,  yayın ve edebiyat dünyasından çok sayıda konuk dinleyici olarak katıldı.
Yüzyıl değişimlerine tanıklık etmiş, dünya olaylarını edebiyatlarına ve düşün dünyalarına yansıtmış olan, Umberto Eco ve Orhan Pamuk, “saf romancı, tarihi roman ve nesneler” üzerine konuştular. Moderatör Patrizia Violi ise söyleşi öncesi yaptığı giriş konuşmasında iki yazarın gerçekle ve kitaplarıyla kurdukları ilişkideki ‘koleksiyoner’ yöne dikkat çekti. 
İki yazarın yazın serüvenleri ve alışkanlıkları, koleksiyon ve liste yapmak gibi merakları gibi kişisel  ilgilerin yanı sıra edebiyat ve roman üzerine bakış açılarını samimi ve esprili bir havada dile getirip zaman zaman şakalaştıkları söyleşiyi yöneten Violi, Pamuk’un ‘naif ve duygusal’, Eco’nun ise ‘sentetik ve estetik’ birer yazar olarak portrelerini çizerken iki yazarın benzerlikleri ve ayrışmaları üzerinde de durdu.
Dünyadaki insanların çoğu aptaldır ‘
Umberto Eco, "Ben inanıyorum ki dünyadaki insanların çoğu aptaldır. Bu çok önemli bir his. Ölmeye hazır olabilmek için, ölüm anında eğer ikna olduysam insanların hepsi aptaldır o zaman ölebilirim. Adım adım hergün kendi inancınızda bu şekilde düşünebilirsiniz. Ancak yaşamın şu noktasında sadece yüzde 50'sinin aptal olduğun düşünüyorum" dedi. Eco'nun bu sözleri salonda gülüşmelere neden oldu.
‘Masumiyet Müzesi’ kitabındaki Kemal karakterinden  söz ederken yazarla karakterin özdeşleşmesi konusuna değinen Pamuk, ‘’Okurların sizin Kemal olduğuna inanmasını istiyorsunuz, aslında bu bir anlamda  kendinizi eleştirmenlere karşı korumak için kullandığınız bir hile de olabilir’’ yorumunu yaptı. Yazarların eserlerinde yarattıkları karakterlerle özdeşleştirilmek için yazdığını söyleyen Pamuk’un bu değerlendirmesine yanıt olarak Eco ise ‘’Yazar, narsistik bir bakış açısıyla kendisini sonradan romana dahil edebilir. Ben, bir eserimde bu deneyimi yaşadım. Bir Önceki Günün Adası’nda, karakterlerim Barok tarzda konuşuyorlardı oysa ben Barok sevmem.Bunun için okurlarımdan özür dilemişliğim vardır’’ diye konuştu.
‘Napolyon’u, aşk öyküsü yazmaya tercih ederim’
‘’Hiç bir zaman aşk öyküsü anlatmam çünkü özel şeyleri anlatmayı sevmiyorum. Onun yerine Napolyon’dan bahsetmeyi tercih ederim’’ diyen Eco bu sözüyle dinleyicileri güldürken Orhan Pamuk ise romanda her özel şeyin anlatılabileceğini ve karakterlere uyarlanabileceğini dile getirdi. Eco ise , tüm bunları yaparken yazar olarak kendisini saklayabildiğinden söz ederek ‘’Bir gün bana romanlarımdaki en otobiyografik unsur nedir diye sordular, ‘zamirlerdir’ diye cevap verdim’’ diye konuştu.
Pamuk ve Eco neden yazıyor?
Moderatör Violi’nin her iki yazara yönelttiği ‘’Romanlarınızı neden yazıyorsunuz?’ sorusuna Orhan Pamuk’un yanıtı ‘’Aslında yedi yaşında ressam olmak isterdim. Lisede çizgilerimi beğendiklerinde sevinirdim. Mühendis bir aileden geldiğim için üniversitede mimarlık okudum. Yalnız bir yaşam sürmek istiyordum. Bunu otobiyografik İstanbul kitabımda da anlattım. Ressam olamayacağımı anladığımda, 22 yaşımda, yazar olmaya karar verdim. Yazar olmak istedim çünkü tek başına bir odada yaşamak istedim. Bunun için çok mutluyum’’ oldu.
Umberto Eco ise aynı soruya espriyle  yanıt verdi :’’Bazı insanlar banka soyar ben de roman yazıyorum. Üniversitede doktora tezim eleştirilmişti. Gerçek bir araştırmacının pek çok hata ve deneme yaptığı söylenir. Ben de tüm yaşamımda, felsefi bir araştırmacı olarak romanlarımı böyle yazdım’’.
Iki yazarın buluşması Orhan Pamuk’un ‘’Ona çok şey borçluyum. O büyük bir yazar’’ diyerek Umberto Eco’ya övgü ve teşekkürlerini iletmesiyle sona erdi. İki yazar gelecek yıl Bologna’da buluşma sözü verdiler ve dinleyicileri kırmayıp kitaplarını imzaladılar. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder