12 Nisan 2013 Cuma

Ünlü ekonomist Samuel Bowles, Boğaziçi Üniversitesi’nde konferans verdi


Ünlü ekonomist Samuel Bowles, Boğaziçi Üniversitesi’nde konferans verdi
SERVET EŞİTSİZLİĞİNİN 20 BİN YILLIK TARİHİ
Boğaziçi Üniversitesi, 150. yıl etkinlikleri çerçevesinde dünyaca ünlü ekonomist Prof. Dr. Samuel Bowles’u ağırladı. Bowles, 10 Nisan tarihinde Ekonomi Bölümü’nün daveti ve Tübitak’ın maddi desteği ile ‘Technology, Institutions and Wealth Inequality in the Very Long Run’ (Teknoloji, Kurumlar ve Çok Uzun Vadede Servet Eşitsizliği) başlıklı bir konferans verdi.
Prof. Dr. Samuel Bowles, arkeolojik, tarihi ve etnografik veriler üzerinden yaptığı sunumda yaklaşık 20 bin yıl önceye uzanarak toplumların servet eşitsizliği derecesi hakkında bilgi verdi.  Avcılık ve toplayıcılığa dayalı ekonomilere kadar geriye gidip, aynı zamanda tarıma dayalı ekonomiler, antik dönem kölelik, ortak mülkiyet, modern dönem öncesi merkezi otoriter sistemler, feodalite, modern dönem öncesi kent ekonomileri ve demokratik yöntemlerle yönetilen kapitalist ekonomileri de kapsayan geniş bir yelpazede servet eşitsizliğinin seviyelerini anlatan Bowles, eşitsizliğe etki etme potansiyeline sahip iki faktör olan teknoloji ve kurumlar arasından, esas belirleyicinin kurumlar olduğunu vurguladı.

Bowles ayrıca, tarih öncesi ilkel tarım toplumlarında servet eşitsizliğinin görece az olduğuna dikkat çekerken, sonraki dönemlerde servet eşitsizliğinin arttığını ve bunun en önemli sebebinin ise bedensel ya da ilişkisel servetin değil, maddi servetin önem kazanması olduğunu belirtti. Öte yandan, bilgi üretimi ve dağılımının önem kazanmasına bağlı olarak insan sermayesi ve bilgi ağlarının ön plana çıktığı modern ekonomilerde servetin daha eşit dağılmasının mümkün olabileceğini de sözlerine ekledi.

Prof. Dr. Samuel Bowles Hakkında

Doktorasını Harvard Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nde yapmış olan Samuel Bowles, Davranış Bilimleri Programı’nı yönettiği Santa Fe Enstitüsü’nde araştırma profesörüdür. Aynı zamanda, Siena Üniversitesi Ekonomi Bölümü profesörüdür. 1965-1973 yılları arasında Harvard Üniversitesi’nde ve şu anda fahri profesör olduğu Massachusetts Üniversitesi’nde ekonomi dersleri vermiştir.

Kültürel ve genetik gelişim üzerine yakın dönem çalışmaları, insanların bütünüyle kişisel-çıkar tarafından güdülendiği yönündeki geleneksel ekonomi varsayımını sorgular. Yakın dönem çalışmaları, aynı zamanda, özgecil ve ahlaki dürtülerin çoğu toplumda ortak olması gerçeğinin ışığında, örgütler, topluluklar ve ulusların nasıl daha iyi yönetilebileceğini soruşturmaktadır. Bowles’ın şu anda yürüttüğü araştırma, siyasal hiyerarşi, refah eşitsizliği ve bunların çok uzun dönemdeki gelişimleri üzerine kuramsal ve deneysel çalışmaları da içermektedir.

11 Nisan 2013 Perşembe

Premiere Lig ateşi Digiturk’te yanmaya devam ediyor


Ada’nın yıldızları 3 yıl daha Digiturk’te

Türkiye’nin ilk ve lider dijital yayıncılık platformu Digiturk, dünyanın en iyi ligi olarak gösterilen İngiltere Premiere Ligi ile olan yayın hakları sözleşmesini 3 yıl daha uzattı.
Digiturk, 2008 tarihinden bu yana yayın haklarını elinde bulundurduğu İngiltere Premiere Ligi ile sözleşmesini 2015-2016 sezonu sonuna kadar uzattı. Her sezon büyük bir çekişmeye sahne olan ve Uluslararası Futbol Tarihi ve İstatistikleri Federasyonu tarafından dünyanın en iyi ligi olarak gösterilen İngiltere Premiere Lig maçları, 2016 – 2017 futbol sezonu bitimine kadar Lig TV 2 ve Lig TV 3 ekranlarında seyiciyle buluşmaya devam edecek.
İngiltere Premiere Ligi, Manchester United, Liverpool, Chelsea, Arsenal, Manchester City gibi futbolun dev markalarının yanı sıra transfer rekortmeni dünya yıldızlarının mücadelesine sahne oluyor. 2 milyar 560 milyon Avro’luk büyüklüğe sahip olan İngiltere Premiere Ligi her hafta 212 farklı ülkede yaklaşık 600 milyon kişi tarafından izleniyor.

Unutulmaz Türk Filmleri HD kalitesinde Turkmax’ta


Unutulmaz Türk Filmleri HD kalitesinde Turkmax’ta

Türk Sinemasının unutulmaz filmleri HD görüntü kalitesiyle Turkmax ekranlarında seyirci ile buluşuyor. Özel bir teknolojiyle yeniden düzenlenen 50 efsane film, ilk kez yüksek görüntü kalitesiyle ekranlara gelecek.

Türkiye’nin ilk ve lider dijital yayıncılık platformu Digiturk’te yayın yapan Turkmax, Türk sinemaseverlerin belleğinde iz bırakmış eski türk filmlerini HD kalitesi ile izleyici ile buluşturuyor. HD kalitesinde ilk etapta yeniden düzenlenen 50 film arasında, usta oyuncu Kemal Sunal’ın sevilen filmlerinin yanı sıra “Selvi Boylum Al Yazmalım”, “Çiçek Abbas” ve “Gülşah” gibi Türk sinemasının başyapıtları arasında kabul edilen Türk filmleri de yer alıyor.
8 Nisan’dan itibaren HD kalitesinde yayınlanacak eski Türk filmleri, her hafta Perşembe,  Cuma ve Cumartesi günleri Digiturk 321.kanalda saat 20:00-22:00 arasında izleyici ile buluşacak.  
Filmlerin nostaljik ve yenilenmemiş hali ile seyretmek isteyen izleyiciler için eski versiyonları ise Turkmax 21 no’lu kanalda gösterimde olacak. 

10 Nisan 2013 Çarşamba

Teknoloji devi Huawei 5 yılda yüzde 10 büyümeyi hedefliyor!


Dünyanın önde gelen bilgi ve iletişim teknolojileri sağlayıcısı Huawei 2012 finansal sonuçlarını açıkladı. Yüzde 8’lik gelir artışı ve yüzde 32’lik Net Kar Artışı elde eden Huawei, 5 yıl içinde yüzde 10 büyüme hedefliyor.

Dünyanın önde gelen bilgi ve iletişim teknolojisi şirketlerinden Huawei, 2012 yılına ait finansal sonuçlarını, 8 Nisan 2013 tarihinde Shenzhen’de düzenlenen basın toplantısı ile açıkladı. 2012 hedeflerini tutturmayı başaran ve istikrarlı bir büyüme gerçekleştiren Huawei, önümüzdeki 5 yıllık süre zarfında yüzde 10 büyümeyi hedefliyor. 2012 yıl sonu itibarı ile 15.38 Milyar Yuan net kâr elde eden şirketin satış gelirleri ise, 220.19 Milyar Yuan olarak gerçekleşti.

2012 yılında geliştirilen operasyonel verimlilik ile iş performansına dair beklentilerin karşılandığını belirten Huawei Rotating ve Acting CEO’su Guo Ping, “Günümüzde telekomünikasyon ağları  bekleme süresi olmadan, her yerde ve her zaman bağlantı imkanı ile ultra geniş bant ve akıllı uygulamaları karşılayacak durumda. Bilgi ve İletişim Teknolojileri sektörü, bulut teknolojisi, büyük veri çözümleri, akıllı telefonlar ve çalışanların iş yerinde kendi cihazlarını kullanmalarını sağlayan BYOD (Kendi Cihazını Getir) sistemleri ile birlikte doğacak yeni fırsatlarla, gelecekte de büyümeye devam edecek. , Kanal (pipe) stratejisine odaklanmayı sürdürerek, kanal (pipe) ağı etrafında iş geliştirme ve entegrasyon çalışmalarımızla, sürdürülebilir ve verimli bir şekilde büyürken; müşterilerimize değer yaratmak istiyoruz” dedi.

Huawei, 2012 yılında, üç iş grubunda da önemli oranda büyüme kaydetti. Telekom grubu lider pozisyonunu korurken, 160.1 Milyar Yuan’lık satış geliri ile yüzde 6.7 büyüme kaydetti. Kurumsal çözümler ürün grubu, Çin pazarında hızlı büyümesine devam ederken uluslararası pazarlarda da önemli büyüme oranı yakaladı ve önceki yıla göre yüzde 25.8’lik artışla, yılı 11.5 Milyar Yuan tutarında satış geliri ile kapattı.

Yılı yüzde 8.4’lük bir büyüme ile geride bırakan cihaz yönetimi ürün grubunun küresel satış geliri 48.4 Milyar Yuan seviyesine ulaşırken, Avrupa, Ortadoğu ve Afrika pazarlarındaki hızlı büyüme, 4 Milyar Yuan düzeyindeki bölgesel satış rekoruna ve yüzde 6.1’lik büyümeye katkı sağladı. Asya-Pasifik bölgesinde yüzde 7.2’lik büyüme ile 37.4 Milyar Yuan satış geliri elde edilirken, Amerika pazarındaki büyüme yüzde 4.3, satış geliri ise 37.4 milyar Yuan olarak gerçekleşti. Huawei, Çin’de ise yüzde 12.2’lik büyüme ile 73.6 Yuan gelir elde etti.

2012 yılında Ar-Ge yatırımlarına toplam satış gelirinin yüzde 13.7’sini ayıran Huawei, bu alana toplam 30.9 Milyar Yuan tutarında yatırım yaptı. Huawei ayrıca dünya genelinde 16 yeni Ar-Ge merkezi ve  28 ortak inovasyon merkezi kurdu.

Huawei’nin telekom ürün grubu, müşterilerinin en çok tercih ettiği çözüm ortağı olmaya devam ediyor. Huawei, yatay entegrasyon ve devam eden yatırımlar ile network ekipmanları alanındaki liderliğini sürdürmeyi hedefliyor. Telekom ürün grubu aynı zamanda profesyonel hizmetler, data merkezi entegrasyonu ve bulut servislerine artan talebin getirdiği fırsatlardan yararlanarak operasyonel mükemmellik için çalışmalarına hız veriyor.

Huawei kurumsal çözümler ürün grubu, entegrasyon stratejisine uygun şekilde ortaklıklar kurmayı ve bulut teknolojisi, veri merkezi çözümleri ve depolama alanında sektörün en rekabetçi ürünlerini sağlayarak ortaklarının iş verimliliklerini artırmaya odaklanıyor.

Huawei cihaz yönetimi ürün grubu ise üstün müşteri deneyimi ile dünyanın önde gelen cihaz markalarından biri olmayı hedefliyor. Huawei, yönetim süreçlerini basitleştirerek verimliliği artırarak, 150 bini aşkın çalışanı ve sektöre yön veren inovasyonlarıyla müşterileri için daha fazla değer yaratmaya devam edecek.


Huawei Hakkında
Huawei bilgi ve iletişim teknolojileri alanında dünyanın önde gelen şirketlerinden biridir. Müşteri odaklı inovatif yaklaşımlarımız ve güçlü ortaklıklarımız sayesinde, telekomünikasyon ağları, cihazlar ve bulut teknolojisi alanlarında avantajlı çözümler sunuyoruz. Huawei olarak, rekabetçi çözümler ve hizmetler sunarak telekomünikasyon operatörleri, işletmeler ve tüketiciler için maksimum değer yaratmayı hedefliyoruz. Ürün ve çözümlerimiz 140 ülkede, dünya nüfusunun üçte birine ulaşıyor. Daha detaylı bilgi için www.huawei.com, www.twitter.com/huaweipress, www.youtube.com/user/HuaweiPress adreslerini ziyaret edebilirsiniz.

İki dev yazardan edebiyat, roman ve romancılık üzerine sohbet….


Umberto Eco ve Orhan Pamuk Boğaziçi’nde buluştu
Dünyaca ünlü iki yazar Boğaziçi Üniversitesi’nde buluştu. İtalyan yazar Umberto Eco ve Nobel ödüllü Orhan Pamuk, Boğaziçi Üniversitesi’nin 150. Yıl kutlamaları kapsamında önceki gün Güney Kampüs'teki Albert Long Hall'de "Gerçekler, Kurgu ve Tarih Üzerine Bir Söyleşi" başlıklı konuşmada biraraya geldi. 
Söyleşinin moderatörlüğünü Bologna Üniversitesi Öğretim Üyesi Patrizia Violi yaptı. Yaklaşık bir buçuk saat süren söyleşiye Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Gülay Barbarosoğlu, akademisyenler, öğrenciler,  yayın ve edebiyat dünyasından çok sayıda konuk dinleyici olarak katıldı.
Yüzyıl değişimlerine tanıklık etmiş, dünya olaylarını edebiyatlarına ve düşün dünyalarına yansıtmış olan, Umberto Eco ve Orhan Pamuk, “saf romancı, tarihi roman ve nesneler” üzerine konuştular. Moderatör Patrizia Violi ise söyleşi öncesi yaptığı giriş konuşmasında iki yazarın gerçekle ve kitaplarıyla kurdukları ilişkideki ‘koleksiyoner’ yöne dikkat çekti. 
İki yazarın yazın serüvenleri ve alışkanlıkları, koleksiyon ve liste yapmak gibi merakları gibi kişisel  ilgilerin yanı sıra edebiyat ve roman üzerine bakış açılarını samimi ve esprili bir havada dile getirip zaman zaman şakalaştıkları söyleşiyi yöneten Violi, Pamuk’un ‘naif ve duygusal’, Eco’nun ise ‘sentetik ve estetik’ birer yazar olarak portrelerini çizerken iki yazarın benzerlikleri ve ayrışmaları üzerinde de durdu.
Dünyadaki insanların çoğu aptaldır ‘
Umberto Eco, "Ben inanıyorum ki dünyadaki insanların çoğu aptaldır. Bu çok önemli bir his. Ölmeye hazır olabilmek için, ölüm anında eğer ikna olduysam insanların hepsi aptaldır o zaman ölebilirim. Adım adım hergün kendi inancınızda bu şekilde düşünebilirsiniz. Ancak yaşamın şu noktasında sadece yüzde 50'sinin aptal olduğun düşünüyorum" dedi. Eco'nun bu sözleri salonda gülüşmelere neden oldu.
‘Masumiyet Müzesi’ kitabındaki Kemal karakterinden  söz ederken yazarla karakterin özdeşleşmesi konusuna değinen Pamuk, ‘’Okurların sizin Kemal olduğuna inanmasını istiyorsunuz, aslında bu bir anlamda  kendinizi eleştirmenlere karşı korumak için kullandığınız bir hile de olabilir’’ yorumunu yaptı. Yazarların eserlerinde yarattıkları karakterlerle özdeşleştirilmek için yazdığını söyleyen Pamuk’un bu değerlendirmesine yanıt olarak Eco ise ‘’Yazar, narsistik bir bakış açısıyla kendisini sonradan romana dahil edebilir. Ben, bir eserimde bu deneyimi yaşadım. Bir Önceki Günün Adası’nda, karakterlerim Barok tarzda konuşuyorlardı oysa ben Barok sevmem.Bunun için okurlarımdan özür dilemişliğim vardır’’ diye konuştu.
‘Napolyon’u, aşk öyküsü yazmaya tercih ederim’
‘’Hiç bir zaman aşk öyküsü anlatmam çünkü özel şeyleri anlatmayı sevmiyorum. Onun yerine Napolyon’dan bahsetmeyi tercih ederim’’ diyen Eco bu sözüyle dinleyicileri güldürken Orhan Pamuk ise romanda her özel şeyin anlatılabileceğini ve karakterlere uyarlanabileceğini dile getirdi. Eco ise , tüm bunları yaparken yazar olarak kendisini saklayabildiğinden söz ederek ‘’Bir gün bana romanlarımdaki en otobiyografik unsur nedir diye sordular, ‘zamirlerdir’ diye cevap verdim’’ diye konuştu.
Pamuk ve Eco neden yazıyor?
Moderatör Violi’nin her iki yazara yönelttiği ‘’Romanlarınızı neden yazıyorsunuz?’ sorusuna Orhan Pamuk’un yanıtı ‘’Aslında yedi yaşında ressam olmak isterdim. Lisede çizgilerimi beğendiklerinde sevinirdim. Mühendis bir aileden geldiğim için üniversitede mimarlık okudum. Yalnız bir yaşam sürmek istiyordum. Bunu otobiyografik İstanbul kitabımda da anlattım. Ressam olamayacağımı anladığımda, 22 yaşımda, yazar olmaya karar verdim. Yazar olmak istedim çünkü tek başına bir odada yaşamak istedim. Bunun için çok mutluyum’’ oldu.
Umberto Eco ise aynı soruya espriyle  yanıt verdi :’’Bazı insanlar banka soyar ben de roman yazıyorum. Üniversitede doktora tezim eleştirilmişti. Gerçek bir araştırmacının pek çok hata ve deneme yaptığı söylenir. Ben de tüm yaşamımda, felsefi bir araştırmacı olarak romanlarımı böyle yazdım’’.
Iki yazarın buluşması Orhan Pamuk’un ‘’Ona çok şey borçluyum. O büyük bir yazar’’ diyerek Umberto Eco’ya övgü ve teşekkürlerini iletmesiyle sona erdi. İki yazar gelecek yıl Bologna’da buluşma sözü verdiler ve dinleyicileri kırmayıp kitaplarını imzaladılar. 

3 Nisan 2013 Çarşamba

Stil sahibi minikler ‘Kanz Moda Çekimi’nin yıldızı oluyor


‘Kanz ile Kombinasyonunu Yarat’ facebook kampanyasına katılarak kendi tarzını oluşturan çocuklar Kanz moda çekiminin yıldızı olma şansına sahip oluyor. Kanz Türkiye facebook sayfasını ziyaret eden katılımcılar ayrıca Kanz ve S&D mağazalarında yeni sezon ürünlerini indirimli alabilecek.
Kanz’ın bir klasik haline gelen ‘Kanz ile Kombinasyonunu Yarat’ kampanyası 2013 ilkbahar/yaz sezonunda da rengarenk bir koleksiyon ve muhteşem hediyelerle çocukları bekliyor.  
Kendiniz ve çocuğunuz için güzel kombinasyonlar hazırladığınızı düşünüyorsanız, Kanz 2013 ilkbahar yaz koleksiyonu ile yaratıcılığınızı konuşturmanın tam zamanı. Kanz Türkiye facebook sayfasındaki kampanyaya katılarak, Kanz ve S&D mağazalarında bulabileceğiniz birbirinden renkli ve eğlenceli ilkbahar/yaz bebek - çocuk ürünlerini inceleyip, siz de kendi kombinasyonunuzu yaratabilirsiniz. 1 – 28 Nisan tarihleri arasında kampanyaya katılan herkes kendi kombinasyonunda anında yüzde 20 indirim kazanacak. Kampanya sonunda ise özel jürinin seçtiği sekiz çocuk ‘Kanz Moda Çekimi’nin yıldızı olacak.
En şık minikler dergileri süsleyecek
Kanz Türkiye facebook sayfasındaki ‘Kanz ile Kombinasyonunu Yarat’ kampanyasına katılanlar arasından özel jürinin seçeceği 8 çocuk Kanz Moda Çekimi’ne katılarak, 2013 ilkbahar/yaz sezonunun moda yıldızı olma şansı yakalayacak. Dört hafta sürecek etkinlik sonunda finale kalan 8 çocuk, Kanz koleksiyonu moda çekimiyle Türkiye’nin önde gelen birçok anne-bebek dergisinin sayfalarını süsleyecek.
Yeni sezon yüzde 20 indirimle açılıyor
‘Kanz ile Kombinasyonunu Yarat’ kampanyasına katılan herkese rengarenk Kanz yeni sezon ürünleri yüzde 20 indirimli olacak. Yüzde 20 indirimden faydalanmak için kampanya sonunda mail adreslerine gönderilen indirim koduyla Kanz ya da S&D mağazalarına uğramanız yeterli. Üstelik indirimde sınır yok, her hafta yeni bir kombinasyon yaratıp, her hafta yüzde 20 indirimden faydalanabilirsiniz.

Dumlupınar Denizaltısı’nın tüm şehitlerine İZ TV’den anlamlı bir saygı duruşu


81 denizcinin şehit olduğu Dumlupınar Denizaltısı’nın 60. Yılına özel, Savaş Karakaş’ın sunumuyla “Son Tanıklarıyla Dumlupınar” belgeseli İZ TV ekranlarında

Çanakkale Boğazı’nda 4 Nisan 1953 gecesi 81 denizcinin şehit olarak Türk denizcilik tarihinin en büyük facialarından biri olarak kabul edilen kazanın tüm detaylarıya anlatıldığı ‘Son Tanıklarıyla Dumlupınar’ belgeseli İZ TV ekranlarına geliyor. Savaş Karakaş’ın sunumuyla 4 Nisan 2013 Perşembe günü saat 21:30’da İZ TV’de yayınlanacak olan belgesel, olayın 60’nci Yılına Özel konukları da ekranlara taşıyacak. T.C.G Dumlupınar’ın adlı denizaltının İsveç bandıralı Nobaland adlı gemi ile çarpışması sonucu 86  mürettebatlık denizaltıdan sadece  beş kişi kurtarılabilmişti.
‘Son Tanıklarıyla Dumlupınar’ belgeselinde faciadan kurtulan ve şuan hayatta olan Em. Astsb Hüseyin İnkaya ve Em. Astsb Hüseyin Akış, İZ TV izleyicileri için o geceyi anlatıyor. Şehit yakınları ve Dumlupınar Denizaltısı’nın kurtarma ekibinde yer alan Osman Öndes ve Yılmaz Süsen de 60 yıllık hatıralarını bu özel programda dile getiriyor.
Bu belgeselde, Dumlupınar denizaltısı ve içindeki şehitlerin hikayeleri, sinema duyarlılığıyla çekilmiş dramatik canlandırmalar, dünyanın seçkin arşivlerinden titizlikle bulunmuş gerçek görüntüler ve ‘Çelik Tabut’un sualtı görüntüleri tanıkların anlatımıyla facianın karanlık yüzüne ışık tutuyor. Kazanın nasıl olduğu, kurtarma çalışmalarında yaşananlar, Dumlupınar’ın bugüne kadar neden çıkarılmadığı, Son Tanıklarıyla Dumlupınar belgeseli ile İZ TV ekranına yansıyacak.
Son Tanıklarıyla Dumlupınar belgeseli 4 Nisan Perşembe akşamı saat 21.30’da İZ TV ekranlarında  olacak

2 Nisan 2013 Salı

Türkiye’nin ilk 4K yayını Digiturk’ten


Digiturk, HD görüntüden 4 kat daha fazla çözünürlük sağlayan 4K için denemelere başladı. Türkiye’nin ilk 4K yayınını gerçekleştiren Digiturk gerekli standartların ve sektörel altyapı oluştuğunda  4K yayınları üyelerine sunmaya başlayacak.
Türkiye’nin ilk ve lider dijital yayın platformu Digiturk, dijital yayıncılık sektöründe bir ilke daha imza atarak Türkiye’nin ilk 4K yayınını gerçekleştirdi. 2 Nisan 2013 Salı günü Digiturk’ün Beşiktaş’ta bulunan Genel Müdürlük binasında gerçekleştirilen test yayını ile 4K kalitesiyle çekilmiş görüntüler ilk kez gösterildi.
Digiturk Ürün Geliştirme ve Operasyon Yayın Sistemleri Yöneticisi Emre Uysal, 4K yayın için gerekli standartların ve altyapının oluşmasının zaman alacağını belirterek bu sürecin bir-iki yıl kadar sürebileceğini belirtti. Digiturk olarak 4K yayın için gerekli altyapıya ve servis gücüne sahip olduklarını belirten Uysal, “4K halihazırda hayatımızda olan bir teknoloji. Bu teknolojiyle çekilen sinema filmleri mevcut. Sinema salonlarındaki teknik imkanlara göre bu prodüksiyonları 2K veya 4K olarak izliyoruz. 4K yayın mevcut standartlar ve altyapı nedeniyle şu anda yalnızca deneysel olarak yapılabiliyor. Şu an için sinyali stüdyo içinde taşıyacak standartlar, iletim ve alıcı standartları henüz oluşmadı. Bu nedenle, ticari anlamda bir uygulama söz konusu değil. Digiturk olarak biz bu servisi bugün itibarı ile sağlamaya hazır durumdayız.  Ancak standartların ve gerekli altyapının sektörel olarak hazır olması gerekiyor” dedi.
Stüdyodan TV alıcısına bütün zincir değişecek
4K görüntü 8 milyon piksellik çözünürlükle HD görüntüden 4 kat daha fazla çözünürlük sağlıyor. Saniyede 50  (interlace) yarım kare yerine saniyede 50 tam kare görüntü sunan 4K teknolojisi,  teoride 8 kat daha fazla görüntü verisi oluşturuyor. 4K görüntü ekran oranı HD ile aynı 16/9 formatında. Çok daha büyük ekranlarda görüntü kalitesinden ödün vermeden yayınları izleme olanağı sağlayan 4K ile özellikle spor karşılaşmaları ve özel efektler içeren içeriklerde daha akıcı bir görüntü elde ediliyor. 4K yayın ile birlikte stüdyodan TV alıcısına bütün yayın zincirinde büyük değişiklikler gerçekleşmesi bekleniyor.
Film endüstrisinde 4K ve 8K kamera sistemleri ile çok sayıda film uzun süredir çekiliyor. Çekilen içerikler edit/grafik sistemlerine aktarılıyor ve üzerinde oynanarak son haline getiriliyor. İçerik dijital sinema salonları için 2K veya 4K olarak sunulurken TV yayıncıları için 1080i veya 720p,  Blue Ray cihazlar için 1080p formata indirgeniyor.

1 Nisan 2013 Pazartesi

desiBel Ajans Coca-Cola'nın Yeni Ajansı Oldu!


Coca-Cola’nın yeni kurumsal iletişim ajansı desiBel Ajans oldu. desiBel Ajans, 1 Nisan 2013 tarihinden itibaren Coca-Cola Türkiye’ye stratejik iletişim, lider iletişimi, medya ilişkileri ve gündem yönetimi desteği vermeye başladı.
desiBel Ajans’ın Coca-Cola dışındaki müşterileri arasında Digiturk, Boğaziçi Üniversitesi, Servier İlaç ve Mobilya Sanayicileri Derneği (MOBSAD) de bulunuyor.

24 Mart 2013 Pazar

Irak Savaşı’nın 10. Yılında ‘Bizi Rahat Bırakın’ Fotoğraf Sergisi


Irak Savaşı’nın başlamasının 10. yıldönümünde Ataşehir Belediyesi ev sahipliğinde gerçekleştirilen “Bizi Rahat Bırakın” fotoğraf sergisi, savaşın sivillerin hayatını nasıl etkilediğini gözler önüne seriyor…


Irak Savaşı sırasında ve sonrasında patlayan bombalar yüzünden yaralanmış Iraklılar, Nico Guido’nun objektifinden izleyenlere savaşın izlerini anlatıyor. Irak Savaşı’nın başlamasının 10. yıldönümünde Ataşehir Belediyesi ev sahipliğinde gerçekleştirilen “Bizi Rahat Bırakın/Leave Us Alone” sergisi, savaşın sivillerin hayatını nasıl etkilediğini gözler önüne seriyor. Serginin açılışını Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Grup Başkan Vekili Akif Hamza Çebi, CHP İstanbul Milletvekilleri Kadir Gökmen Öğüt, Celal Dinçer, Haluk Eyidoğan, Aykut Erdoğdu, CHP İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı, Ataşehir Belediye Başkanı Battal İlgezdi ve ünlü fotoğraf sanatçısı Nico Guido’yla birlikte sanatseverler gerçekleştirdi.

DEMET EVGAR, GÜLRİZ SURURİ SESLENDİRDİ

23 Mart’ta İngiltere, Hindistan, İsveç, Lefkoşa ve Türkiye’de eş zamanlı açılan olan sergi, Guido’nun 2010 yılının Aralık ayında ve geçtiğimiz sene Ürdün’ün başkenti Amman’a giderek plastik cerrahi ameliyatları geçirmiş Iraklıların portre fotoğraflarından oluşuyor. Sergi konsepti uyarınca, fotoğrafı çekilen her Iraklının 5 dakikalık ses kaydının da alındığı serginin ses kayıtlarını, Bennu Yıldırımlar, Cem Davran, Demet Evgar, Emre Karayel, Gülriz Sururi, Levent Üzümcü, Mehmet Ali Aabora, Metin Uca, Mustafa Alabora, Sumru Yavrucuk gibi Iraklı savaş karşıtı tiyatro sanatçıları seslendirdi. Bu kayıtlarda, yaralı sivil Iraklılar kendilerini tanıtıp, bombadan önce nasıl bir hayatları olduğunu ve bomba sonrası hayatlarının nasıl değiştiğini anlatıyor.
 
 

Sergilenen her fotoğrafın altında bir kulaklığın yer aldığı sergide,  sanatseverler Iraklıların sözlerine tercüman olan sanatçıların sesleri aracılığıyla fotoğraftaki kişinin hislerini paylaşacak.

Serginin açılışında konuşan Ataşehir Belediye Başkanı Battal İlgezdi, böyle çarpıcı bir fotoğraf sergisine ev sahipliği yaptıkları için çok memnun olduklarını belirtti. Savaşın acı yüzünün yıllar geçse de silinmesinin çok zor olduğunu bu sergide bir kez daha yakından gördüklerini belirten İlgezdi, “Tüm halklarının barış içinde yaşadığı bir dünya hepimizin hayali. Atılan o bombalar yıllarca etkisini özellikle çocukların üzerinde gösteriyor. Bu fotoğraf sergisi hepimize ibret olsun ve artık savaşların olmadığı bir dünya olsun” diye konuştu.

Fotoğraf sanatçısı Nico Guido da Amman’a son gidişinden oldukça etkilendiğini belirterek, “ Yüzünde otuzun üzerinde ameliyat olmuş bir Iraklı “Sizin medeniyetinizi, paranızı, modern yaşantınızı istemiyoruz. Sadece bizi yalnız bırakın!” demesinden etkilenerek sergiye bu ismi verdik. Irak Savaşı’nda hayatını kaybedenlerin sayısı kimi kaynaklara göre 100 bin, kimi kaynaklara göre ise 1 milyon kişi.  ABD’deki 11 Eylül saldırılarında ise 3 bin kişinin hayatını kaybetmesine rağmen tüm dünya yıllardır sadece 11 Eylül’de yaşanılanları konuşuyor.  Irak’ta olanları daha çok dikkat kesilmemiz gerekiyor. Savaşın, halklar üzerinde nasıl korkunç izler bıraktığını görmek için bu sergiye gelmek gerekiyor ve ‘Barışın egemen olduğu bir dünya diliyorum” dedi.

İstanbul’da sadece Ataşehir Belediyesi Cemal Süreya Sergi Salonu’nda görülebilecek olan sergi 23-30 Mart tarihleri arasında Novada Alışveriş Merkezi’nde ziyaret edilebilecek.