1 Nisan 2013 Pazartesi

desiBel Ajans Coca-Cola'nın Yeni Ajansı Oldu!


Coca-Cola’nın yeni kurumsal iletişim ajansı desiBel Ajans oldu. desiBel Ajans, 1 Nisan 2013 tarihinden itibaren Coca-Cola Türkiye’ye stratejik iletişim, lider iletişimi, medya ilişkileri ve gündem yönetimi desteği vermeye başladı.
desiBel Ajans’ın Coca-Cola dışındaki müşterileri arasında Digiturk, Boğaziçi Üniversitesi, Servier İlaç ve Mobilya Sanayicileri Derneği (MOBSAD) de bulunuyor.

24 Mart 2013 Pazar

Irak Savaşı’nın 10. Yılında ‘Bizi Rahat Bırakın’ Fotoğraf Sergisi


Irak Savaşı’nın başlamasının 10. yıldönümünde Ataşehir Belediyesi ev sahipliğinde gerçekleştirilen “Bizi Rahat Bırakın” fotoğraf sergisi, savaşın sivillerin hayatını nasıl etkilediğini gözler önüne seriyor…


Irak Savaşı sırasında ve sonrasında patlayan bombalar yüzünden yaralanmış Iraklılar, Nico Guido’nun objektifinden izleyenlere savaşın izlerini anlatıyor. Irak Savaşı’nın başlamasının 10. yıldönümünde Ataşehir Belediyesi ev sahipliğinde gerçekleştirilen “Bizi Rahat Bırakın/Leave Us Alone” sergisi, savaşın sivillerin hayatını nasıl etkilediğini gözler önüne seriyor. Serginin açılışını Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Grup Başkan Vekili Akif Hamza Çebi, CHP İstanbul Milletvekilleri Kadir Gökmen Öğüt, Celal Dinçer, Haluk Eyidoğan, Aykut Erdoğdu, CHP İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı, Ataşehir Belediye Başkanı Battal İlgezdi ve ünlü fotoğraf sanatçısı Nico Guido’yla birlikte sanatseverler gerçekleştirdi.

DEMET EVGAR, GÜLRİZ SURURİ SESLENDİRDİ

23 Mart’ta İngiltere, Hindistan, İsveç, Lefkoşa ve Türkiye’de eş zamanlı açılan olan sergi, Guido’nun 2010 yılının Aralık ayında ve geçtiğimiz sene Ürdün’ün başkenti Amman’a giderek plastik cerrahi ameliyatları geçirmiş Iraklıların portre fotoğraflarından oluşuyor. Sergi konsepti uyarınca, fotoğrafı çekilen her Iraklının 5 dakikalık ses kaydının da alındığı serginin ses kayıtlarını, Bennu Yıldırımlar, Cem Davran, Demet Evgar, Emre Karayel, Gülriz Sururi, Levent Üzümcü, Mehmet Ali Aabora, Metin Uca, Mustafa Alabora, Sumru Yavrucuk gibi Iraklı savaş karşıtı tiyatro sanatçıları seslendirdi. Bu kayıtlarda, yaralı sivil Iraklılar kendilerini tanıtıp, bombadan önce nasıl bir hayatları olduğunu ve bomba sonrası hayatlarının nasıl değiştiğini anlatıyor.
 
 

Sergilenen her fotoğrafın altında bir kulaklığın yer aldığı sergide,  sanatseverler Iraklıların sözlerine tercüman olan sanatçıların sesleri aracılığıyla fotoğraftaki kişinin hislerini paylaşacak.

Serginin açılışında konuşan Ataşehir Belediye Başkanı Battal İlgezdi, böyle çarpıcı bir fotoğraf sergisine ev sahipliği yaptıkları için çok memnun olduklarını belirtti. Savaşın acı yüzünün yıllar geçse de silinmesinin çok zor olduğunu bu sergide bir kez daha yakından gördüklerini belirten İlgezdi, “Tüm halklarının barış içinde yaşadığı bir dünya hepimizin hayali. Atılan o bombalar yıllarca etkisini özellikle çocukların üzerinde gösteriyor. Bu fotoğraf sergisi hepimize ibret olsun ve artık savaşların olmadığı bir dünya olsun” diye konuştu.

Fotoğraf sanatçısı Nico Guido da Amman’a son gidişinden oldukça etkilendiğini belirterek, “ Yüzünde otuzun üzerinde ameliyat olmuş bir Iraklı “Sizin medeniyetinizi, paranızı, modern yaşantınızı istemiyoruz. Sadece bizi yalnız bırakın!” demesinden etkilenerek sergiye bu ismi verdik. Irak Savaşı’nda hayatını kaybedenlerin sayısı kimi kaynaklara göre 100 bin, kimi kaynaklara göre ise 1 milyon kişi.  ABD’deki 11 Eylül saldırılarında ise 3 bin kişinin hayatını kaybetmesine rağmen tüm dünya yıllardır sadece 11 Eylül’de yaşanılanları konuşuyor.  Irak’ta olanları daha çok dikkat kesilmemiz gerekiyor. Savaşın, halklar üzerinde nasıl korkunç izler bıraktığını görmek için bu sergiye gelmek gerekiyor ve ‘Barışın egemen olduğu bir dünya diliyorum” dedi.

İstanbul’da sadece Ataşehir Belediyesi Cemal Süreya Sergi Salonu’nda görülebilecek olan sergi 23-30 Mart tarihleri arasında Novada Alışveriş Merkezi’nde ziyaret edilebilecek.

22 Mart 2013 Cuma

Boğaziçi’nde ‘Festivallerin Sineması’ Paneli


Boğaziçi’nde ‘Festivallerin Sineması’ Paneli


Boğaziçi Üniversitesi, Nuri Bilge Ceylan, Reha Erdem, Derviş Zaim, Barış Pirhasan, Pelin Esmer, Ezel Akay, Emin Alper, Seyfi Teoman gibi Türkiye ve dünya sinemasına mal olmuş birçok sinemacının yetiştiği bir okul olarak 150. kuruluş yılında sinema konulu çeşitli etkinliklere imza atacak.

150. Yıl etkinlikleri çerçevesinde Boğaziçi Üniversitesi, festivallerin çoğaldığı son dönemlerde sinemanın geçirdiği dönüşümü konu alan bir panele ev sahipliği yapacak. Türkiye sinemasının yükselmekte olduğu son dönemlerde bu alanı farklı kulvarlarda yaptıkları çalışmalarla geliştiren İstanbul Film Festivali Direktörü Azize Tan, Altyazı Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Fırat Yücel ve Mithat Alam Film Merkezi Direktörü Yamaç Okur bu panelde festivaller ve sinema ilişkisini tartışacaklar. Panelde ayrıca kendisi de bir okul işlevi gören İstanbul Film Festivali’nin Türk sinemasına katkısı ve festival dünyasındaki yeri masaya yatırılacak. 30 Mart-14 Nisan tarihleri arasında otuz ikincisi gerçekleştirilecek İstanbul Film Festivali’nin bu seneki programında öne çıkan temalar, filmler ve etkinlikler yine bu panelde konuşulacak konular arasında olacak.

Truman Show’un yönetmeni Peter Weir 12 Nisan’da Boğaziçi’nde

150. Yıl Kutlamaları sırasında Boğaziçi Üniversitesi İstanbul Film Festivali’yle yapılan ortaklık çerçevesinde 12 Nisan Cuma günü saat 16:00’da, Truman Show, Ölü Ozanlar Derneği gibi filmleriyle tanıdığımız yönetmen Peter Weir’i ağırlayacak.  Ünlü yönetmen Mithat Alam Film Merkezi’nde bir “sinema dersi” verecek.

Boğaziçi Üniversitesi, Mithat Alam Film Merkezi ve Altyapı Dergisi gibi oluşumlara ön ayak olarak Türkiye’de çağdaş sinemanın gelişmesine ve yaygınlaşmasına sadece pratik anlamda değil düşünsel anlamda da önemli katkılarda bulunuyor.

                       
Festivallerin Sineması Paneli
27 Mart 2013 Saat 16:00
Boğaziçi Üniversitesi Rektörlük Konferans Salonu
Katılımcılar:            Azize Tan (İstanbul Film Festivali Direktörü)
                        Fırat Yücel (Altyazı Dergisi Genel Yayın Yönetmeni)
                        Yamaç Okur (Mithat Alam Film Merkezi Direktörü)


Boğaziçi Üniversitesi 150. yıl etkinlikleri hakkında bilgi için: http://150.boun.edu.tr

18 Mart 2013 Pazartesi

BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ 150. YIL ETKİNLİKLERİNİ WEB’E TAŞIDI


1863 yılında Bebek Kampüsü’nde Robert Kolej olarak eğitim ve öğretime başlamış olan Boğaziçi Üniversitesi, dünyada ve Türkiye’de yaratmış olduğu eğitim geleneği ile akademik ve kültürel değerleri 2013-2014 yıllarında düzenleyeceği etkinliklerle  toplumun farklı kesimleriyle paylaşıyor.

150. Yıl etkinliklerini http://150.boun.edu.tr adresine de taşıyan Boğaziçi Üniversitesi’nin akademik geleneği, kültürel birikimi, 150 yıllık kültür ve sanat birikiminin yansıyacağı etkinlikleri, mezunlarla buluşmalar, kısacası 150. Yıl kapsamında üniversitenin sahip olduğu bilgi ve deneyimi toplumun tüm kesimleriyle paylaşmak amacıyla düzenlenecek tüm etkinlikler web sayfası kanalıyla üniversite dışına da açılmış olacak.

150. yıl etkinliklerini tüm Türkiye’ye yayılmasını amaçlayan Boğaziçi Üniversitesi’nde 2013-2014 yıllarında yer alacak dünya çapında bilim insanlarının konuk olacağı seminer ve konferanslar, kültürel ve tarihi birikim yansıtan sergiler, edebiyat, müzik, sinema ve tiyatro buluşmaları, Boğaziçi Üniversitesi tarihi ile ilgili yayınlar, tarihi bina restorasyonları, topluma dönük sosyal sorumluluk projeleri bundan böyle  http://150.boun.edu.tr adresinden de izlenebilecek.

9 Mart 2013 Cumartesi

TV ve bilgisayar ev işinin yerini aldı, kadında obezite riski arttı!


Gelişen teknolojiler ile değişen yeni yaşam şeklinin, kadınlarda obezite riskini artırdığı istatistiksel olarak kanıtlandı. ABD’de  Arnold Halk Sağlığı Enstitüsü  tarafından 19-65 yaş arasındaki 55 bin kadın üzerinde yapılan araştırma, kadınların 1965 ve 2010 yılları arasındaki 45 yılda yaşam alışkanlıklarındaki değişimleri ortaya koydu.  Epidemiyolog Dr. Edward Archers liderliğindeki ekip tarafından yapılan araştırma sonuçlarına göre 45 yıl içinde kadınlar artık yemek, temizlik, çamaşır gibi ev işlerine yüzde 50’den fazla oranda daha az vakit ayırıp daha çok TV izleyip, bilgisayar başında vakit geçiriyor. Enstitü araştırmasında, bu değişimin gelecek nesiller için başta obezite olmak üzere önemli sağlık sorunlarına neden olacağı uyarısında bulunuluyor.
 İLK KEZ YAPILAN ARAŞTIRMA
Araştırmada 1965-2010 yılları arasında, kadınların ev faaliyetleri yaparken harcadıkları zaman ve enerji miktarı incelendi. Arnold Halk Sağlığı Enstitüsü’nün bu araştırması aynı zamanda kadınlarda zaman kullanma eğilimi, ev yönetimi ve enerji harcamasını inceleyen ilk araştırma olma özelliğine sahip. Geçtiğimiz günlerde PLOS ONE (The Public Library of Science)’da da  yayınlanan araştırmadaki bulgular ev faaliyetleri yaparken harcanan zamanın, tüm kadınlar arasında yüzde 50’den fazla düştüğünü ortaya koyuyor.  Buna göre kadınlar 1965’de haftada ortalama 26 saatlerini ev işlerine harcarken, bu süre 2010 yılındayüzde 50 azalarak 13 saate geriledi. Ev işlerine harcanan zamandaki bu hızlı düşüş ile birlikte özellikle çalışmayan kadınların haftada ev işleri için harcadıkları enerjide de 2.500 kaloriden fazla gerileme oldu.
DOĞACAK ÇOCUKLAR İÇİN DE RİSK
Dr. Archers, araştırma sonuçları ile ilgili yaptığı değerlendirmede,  "Kadınlar ev işi yaparken 50 yıl öncesine göre daha az zaman harcıyorlar. Sonuç olarak, fiziksel aktivite oranları düşerken bilgisayar ve televizyon gibi hareketsiz yaşam tarzında harcanan zamanda artış oldu" dedi.  Araştırma sonuçlarına göre, ev işlerine harcanan zamandaki gerileme sadece kadınlar için değil, yeni doğacak çocuklar için de sağlık ve obez olma riski getiriyor. Ev kadınlarında  ve çalışmayan annelerde hareketsiz davranışların en yüksek düzeyde olduğuna ve ev işlerinde de en yüksek düşüşün gözlendiğine dikkat çeken Dr. Archers, şöyle devam etti: “Bu önemlidir çünkü ev kadınları ve çalışmayan anneler, çalışanlara göre daha fazla çocuk sahibi olma eğilimindedir ve hareketsiz davranış ya da fiziksel hareketsizlik düzeyi yüksek olan kadınların çocukları da obezite, diyabet ve diğer bulaşıcı olmayan hastalıklara daha yatkın doğar.”

45 yılda kadın yaşamında obeziteyi tetikleyen değişim

 

§  1965 yılında çalışmayan kadınlar haftada 33 saatlerini ev işlerine harcarken, 2010 yılında bu süre 16.5 saate indi.

§  Çalışan kadınlarda ise bu süre haftada 17 saatten 10.4 saate geriledi.

§  Çalışmayan kadınlar 1960’da evişi yaparken haftada 6.000 kalori harcarken, 2010’da bu değer 3.486’ya indi.

§  Çlışan kadınlar ise 1960’da evişi için haftada 3.106  kalori harcarken, 2010’da harcanan kalori 2.182’ye geriledi.

§  Kadınların TV ve bilgisayar başında geçirdikleri ortalama süre 1965’de haftada 8.3 saat iken, 2010’da 16.5 saate çıktı.

 

Ev işi azalınca, baskül ibresi kadınların moralini bozdu!

-Ev işi azalınca, baskül ibresi kadınların moralini bozdu
-ABD'de kadınlar 1965'te haftada ortalama 26 saatlerini
ev işlerine harcarken, bu süre 2010 yılında 13 saate geriledi
-ABD Arnold Halk Sağlığı Enstitüsü araştırmasına göre, ev işleri
azalınca kadınlarda obezite riski ortaya çıktı
İSTANBUL (AA)'dan Eda Topcu'nun haberine göre, Kadınlar yıllar içinde teknolojide yaşanan gelişmelerin de etkisiyle ev işlerine daha az zaman ve efor harcayınca, obezite riski de ağırlığını hissettirmeye başladı. ABD'de kadınlar 1965 yılında haftada ortalama 26 saatlerini ev işlerine harcarken, bu süre 2010 yılında 13 saate geriledi.
ABD'de Arnold Halk Sağlığı Enstitüsü tarafından 19-65 yaş arasındaki 55 bin kadın üzerinde yapılan araştırmanın sonuçlarına göre, gelişen teknolojiler ile değişen yeni yaşam şeklinin, kadınlarda obezite riskini artırdığı istatistiksel olarak kanıtlandı.
Enstitü tarafından AA muhabirine yapılan açıklamada, 19-65 yaş arasındaki 55 bin kadın üzerinde yapılan araştırmanın, 1965 ve 2010 yılları arasındaki 45 yılda kadınların yaşam alışkanlıklarındaki değişimleri ortaya koyduğu belirtildi.
Epidemiyolog Dr. Edward Archers liderliğindeki ekip tarafından yapılan araştırma sonuçlarına göre 45 yıl içinde kadınlar artık yemek, temizlik, çamaşır gibi ev işlerine yüzde 50'den fazla oranda daha az vakit ayırıp, bunların yerine daha çok TV izleyip, bilgisayar başında daha çok vakit geçiriyor.
Enstitü araştırmasında, bu değişimin gelecek nesiller için başta obezite olmak üzere önemli sağlık sorunlarına neden olacağı uyarısında bulunuluyor. Araştırmada 1965-2010 yılları arasında, kadınların ev faaliyetleri yaparken harcadıkları zaman ve enerji miktarı incelenirken, araştırma aynı zamanda kadınlarda zaman kullanma eğilimi, ev yönetimi ve enerji harcamasını inceleyen ilk araştırma olma özelliğine sahip bulunuyor.
Geçtiğimiz günlerde PLOS ONE'da da (The Public Library of Science) yayınlanan araştırmadaki bulgular ev faaliyetleri yaparken harcanan zamanın, tüm kadınlar arasında yüzde 50'den fazla düştüğünü ortaya koyuyor.
Buna göre kadınlar 1965'de haftada ortalama 26 saatlerini ev işlerine harcarken, bu süre 2010 yılında 13 saate geriledi. Ev işlerine harcanan zamandaki bu hızlı düşüş ile birlikte özellikle çalışmayan kadınların haftada ev işleri için harcadıkları enerjide de 2 bin 500 kaloriden fazla gerileme oldu.
Dr. Archers, araştırma sonuçları ile ilgili yaptığı değerlendirmede, kadınların ev işi yaparken 50 yıl öncesine göre daha az zaman harcadıklarına işaret ederek, ''Fiziksel aktivite oranları düşerken bilgisayar ve televizyon gibi hareketsiz yaşam tarzında harcanan zamanda artış oldu'' dedi.
Araştırma sonuçlarına göre, ev işlerine harcanan zamandaki gerileme sadece kadınlar için değil, yeni doğacak çocuklar için de sağlık ve obez olma riski getirdiğinin altını çizen Archers, ''Ev kadınlarında ve çalışmayan annelerde hareketsiz davranışlar en yüksek düzeyde bulunuyor, ve ev işlerinde de en yüksek düşüş bu kesimde gözlendi. Bu önemlidir çünkü ev kadınları ve çalışmayan anneler, çalışanlara göre daha fazla çocuk sahibi olma eğilimindedir ve hareketsiz davranış ya da fiziksel hareketsizlik düzeyi yüksek olan kadınların çocukları da obezite, diyabet ve diğer bulaşıcı olmayan hastalıklara daha yatkın doğar'' ifadelerini kullandı.

5 Mart 2013 Salı

Teknolojiye 70 milyon TL yatırdı, Digiturk’te bir üyelikle dört ekran dönemi başladı




Digiturk başlattığı yepyeni televizyonculuk dönemi ile üyelerine artık dizi, film ve seyrettiği kanalları bilgisayardan, cep telefonundan, tabletten ve televizyondan ücret farkı ödemeksizin ‘Dilediği Zaman Dilediği Yerde’ izletecek.


Türkiye’nin ilk ve lider dijital yayıncılık platformu Digiturk, üyelerinin mobil cihazlar ve internet üzerinden üye oldukları yayınlara sınırsız ve kesintisiz erişimini sağlamak üzere geliştirdiği “Dilediğin Zaman Dilediğin Yerde” hizmetini, 1 Mart 2013 Cuma günü, Kuruçeşme Suada’da düzenlenen basın toplantısı ile tanıttı.
Digiturk, hızla gelişen teknolojilerin ve mobilitenin, izleme alışkanlıklarının değiştirmesiyle ortaya çıkan ‘yeni izleyici’ profilinin ihtiyaçlarını daha iyi karşılamak üzere yepyeni bir televizyonculuk dönemi başlatıyor. “Dilediğin Zaman, Dilediğin Yerde” ile Digiturk müşterileri,  akıllı telefon, bilgisayar ve tabletlerinden dizileri, filmleri ve tüm Digiturk içeriklerini abone oldukları paket fiyatı üzerinden hiçbir ek ücret ödemeden izleyebilecekler. Bu sayede, Digiturk üyeleri izlemek istedikleri yayınlara diledikleri zaman, diledikleri yerden kolayca ulaşabilecekler.

“Dilediğin Zaman Dilediğin Yerde” kampanyasının reklam yüzü ise sevilen sanatçı Nil Karaibrahimgil oldu.
Televizyonculukta yeni bir devrin kapıları açılıyor
Digiturk Pazarlama Genel Müdür Yardımcısı Çağrı Dönmez, Digiturk’ün dijital yayıncılıkta Avrupa’nın birçok ülkesine göre teknolojik anlamda üstün olduğunu belirterek, gelirlerini 2012 yıl sonu itibarıyla yüzde 27’lik bir artışla 1,4 milyar TL’nin üzerine taşıdıklarını ifade etti.  Paralı televizyon yayıncılığı sektöründeki gelir pazar payının yüzde 80 olduğunu vurgulayan Dönmez, 2012 yılında 700 bin yeni üye kazanarak pazarı büyüttüklerini belirtti. Digiturk üyelerinin gelişen teknolojinin sağladığı eşsiz televizyon izleme ayrıcalığıyla buluşması için ‘Dilediğin Zaman Dilediğin Yerde’ hizmetini sunmaya başladıklarını söyleyen Dönmez, “Digiturk, bugüne kadar Türkiye’de hep ilklere imza attı. Digiturk üyelerinin teknolojiyi çok iyi kullandıklarını yaptığımız araştırmalarda görüyoruz. Biz de bu çerçevede 70 milyon TL’lik bir teknolojik yatırımla, bir üyelikle dört ekran dönemini başlatıyoruz. Bu televizyonculukta yeni bir standart ve biz de yeni dönemin kapılarını Digiturk üyelerine açıyoruz” dedi.

İnternet üzerinden yayın yapan en büyük platform olacağız
Basın toplantısında bir sunum gerçekleştiren Digiturk Pazarlama Direktörü Boysan Akkaya ise “Her alanda tüketici beklentilerinin hızla değiştiği bir dönemden geçiyoruz. Bu durum televizyon izleyicisi açısından da farklı değil. Bu değişimin hızına ayak uydurmak ve üyelerimizin yayınlara hem kaliteli ve konforlu hem de sınırsız bir şekilde erişebilmesini sağlamak için yatırımlarımıza hız kesmeden devam ediyoruz.

21 Kasım 2012 Çarşamba

Hillside, Likya Yolu’nu bir uçtan bir uca katetti...


Hillside, Likya Yolu’nu bir uçtan bir uca katetti

 

Fethiye’den Antalya’ya uzanan, dünyanın en iyi 10 uzun mesafe yürüyüş rotasından biri olarak gösterilen, daha önce hiçbir Türk ekip tarafından baştan sona yürüyerek geçilmemiş olan tarihi Likya Yolu, 20-29 Ekim tarihleri arasında, Hillsider’lar tarafından geçildi. 6 aylık sıkı bir antrenman sürecinin ardından, 509 km’lik bu heyecanlı yolculuk, Hillsider Challenge / Likya Yolu Geçişi ekibi tarafından büyük bir azimle tamamlandı. Her yıl Hillsider Challenge aktiviteleri ile macera dolu bir deneyime imza atan, Ağrı Dağı’nın zirvesine tırmanmış, İstinye’den Bozcaada’ya kürek çekmiş olan Hillsider’lar şimdi de Likya Yolu’nu geçerek tarihin izlerini taşıyan, doğanın kendini cömertçe sergilediği bu rotayı bir uçtan bir uca katettiler.

 

Hillside City Club, Hillsider Challenge aktiviteleri ile her yıl üyelerine, hayatlarında bir kere yaşayabilecekleri, ciddi bir antrenman sürecinin ardından ekip olarak başarmanın keyfini hissedebilecekleri deneyimler yaşatmayı hedefliyor. Profesyonel sporcu olmayan üyelerin belirli bir hedef doğrultusunda hazırlanarak ekipçe başardığı bu deneyimler, imkansız gibi görünen bir şeyi tamamlamanın keyfini yaşatıyor. Bu deneyimlere hazırlanmak için özel olarak oluşturulan antrenman programları ise katılımcıların adeta profesyonel sporcular gibi fit bir vücuda kavuşmalarına yardımcı oluyor. Spordaki yeniliklerin adresi Hillside City Club, bu yılki Hillsider Challenge aktivitesiyle de üyelerine yine benzersiz bir deneyimin kapılarını araladı. Dünyanın en iyi 10 uzun mesafe yürüyüş rotasından biri olarak gösterilen tarihi Likya Yolu’nun tamamı, Hillsider’lar tarafından geçildi.

 

Bu macera dolu deneyimi yaşayan Hillsider’lar, 20-29 Ekim tarihleri arasında gerçekleşen serüven için büyük bir istek ve disiplinle hazırlandılar. Hillside City Club’ın özel olarak hazırladığı antrenman programı, tüm katılımcıların, düzenli yapılan özel egzersizler ve ölçümler ile adeta profesyonel sporcular gibi fit bir vücuda sahip olmasına, dayanıklılıklarını artırmalarına yardımcı oldu.

 

Bu deneyime katılmak isteyen kişiler arasından, hazırlık antrenman programını başarıyla tamamlayıp Hillside eğitmenlerinden iyi not alarak seçilen toplam 30 Hillsider 3 gruba ayrıldı. Ekip, yolculuğa başlamak üzere 20 Ekim’de Antalya’da Hillside Su’da buluştu. Daha sonra Likya Yolu’na doğru yola çıktılar. Her bir grup günde 20 km yürüdü ve toplamda günde yaklaşık 60 km yürünerek 509 km’lik Likya Yolu 9 günde tamamlandı. Ekibin konaklaması profesyonel bir ekip ile yönetilen yörük çadırlarında oldu. Her gece Likya Yolu ekibi için eğlenceli sürprizler düzenlendi. Likya Yolu’nu tamamlayan ve Fethiye’ye ulaşan ekip Hillside Beach Club’ta yorgunluğun tadını çıkardı.


 
 
Hillsider Challenge / Likya Yolu Geçisi antrenörlerinden Hillside City Club-Trio Eğitmeni Erdinç Eroğlu’nun Hillsider Challenge / Likya Yolu Geçişi deneyimi ile ilgili yazdığı yazı:

 

 

Hillside City Club-Trio Eğitmeni Erdinç Eroğlu

 

 

Bir düş yolculuğuna çıktık biz, yürüdük dağlar aştık, nerede biraz patika bulduysak koştuk, yoldaki işaretlere ve GPS cihazlarına rağmen bazen çamurlu ormanda kaybolduk, şiddetli yağmur altında tüm inancımızı kaybetmeye başladığımız anlar oldu fakat “Over the Rainbow” şarkısındaki gibi her zorluğun ve aşılmaz denen dağın arkasında olduğu gibi her şeye rağmen gökkuşağı oradaydı, bir gökkuşağı belirdi gökyüzünde ve umudumuz oldu. Yeniden kucakladık birbirimizi, yağmurdan sırılsıklam titrediğimizde birbirimize sarıldık, her yeni manzarada birbirimizi ve doğayı fotoğrafladık, yorgunluğa rağmen objektif görünce yeni bebeği olan anne-babalar gibi gülümsedik birbirimize.

 

Her gün maceramız gece karanlığında, 15 kişilik çadırlarımızda tuvalete gitmek için sek sek basarak arada ayağımıza da basan bir arkadaşımızla, ya da gece feneri ile giyeceklerini ararken deniz feneri gibi etrafa ışık veren bir kafa feneri ile başladı. Zaman kısıtlıydı, idareli kullanmak gerekiyordu, en son lisede sabah töreninde duyduğumuz “hadi hadi” sesleri arasında karanlıkta bazen yanlışlıkla hemen yanı başımızdaki arkadaşımızın çantasını hazırladık, yanlış çadıra uğradık, tabiatla birlikte olmanın verdiği huzur içinde birbirimize karşı hep hoşgörülü olduk, çünkü biz oksijen sarhoşu olduk, arkadaşlarımızla kardeş, yeni tanıştığımız insanlarla samimi arkadaş olduk.

 

Doktor, mühendis ya da işadamı hepimiz aynıydık işte; Likya Yolu’nda hiçbir ayrıcalığımız yok, aynı uçurum, aynı patika yol ve aynı çadır, hepimiz bir bütünün eş parçaları olduk.

 

Her gün farklı bir antik kentin kalıntısından geçtik, tarih kokladık, sahil gördüğümüzde bazen kendimizi elbiselerimizle denize attık, tatlı su bulduk kolumuzu sıvadık, çamaşır yıkadık, bazen yolumuz bağlara uğradı, bahçelerdeki üzümleri topladık, dalında yarılmış narlara kıyamadık bir bir kopardık, şirin mi şirin Anadolu köylerimize uğradık, bayram sohbetlerine köy meydanında vardık, köylülerle kaynaştık, Likya Yolu serüvenindeki başarımızı öğrenerek heyecan duydular, gururlandık.

 

Günün tüm yorgunluğuna rağmen akşamları tüm güzelliğini anbean zihnimize kazıdığımız yolculuğumuzu günün değerlendirmesini yaparak birbirimizle yeniden ve yeniden paylaştık, akşam yemeklerini büyük bir iştahla indirdik mideye, sonra çadırlara çekilerek şaka ve oyunlarla eğlenmeyi unutmadık, fırtınanın olmadığı geceleri soğuğa rağmen kimimiz gökyüzünü yorgan yaptı yıldızların altında uykuya vardık, geceleri ay dağların arkasında kaybolduğunda karanlık gökyüzünde beliren eşsiz meteor yağmurları ile kendimizi rüyalara bıraktık, yanağımızı yalayan köpeklerle ya da gecenin bıraktığı çiğ damlacıklarının verdiği soğukluk ile uyandık.

 

Bir düş yolculuğuna çıktık biz, dile kolay 6 ayı aşkın bir süredir bu yola hazırlandık, Likya Yolu’nda ayaklarımız su topladı, bacaklarımız sıyrıklara bağışıklık kazandı, dikenlere ve kimi zaman ayda yürüyormuş gibi bizi ağırlaştıran çamura da pek alıştık. Ayak kremi, yara bandı ve kas gevşeticileri konusunda doktora yaptık ve yılmadık, çamurlara bulanmış Kızılderili misali kamp yerine varınca kamp ateşinin başında zor bir işi bitirmenin verdiği huzur ve rahatlık içinde o an için dünyanın en güzel çayını yudumladık, ateş miydi bizi soğukta ısıtan yoksa aynı yolda yürüyen arkadaşlarımızın verdiği birlikte olma ve dayanışmanın sıcaklığı mı… İnandığımız yolda sonuna kadar yürüdük ve başardık.

13 Kasım 2012 Salı

ODD SATIŞ VE İLETİŞİM ÖDÜLLERİ 2012 GLADYATÖRLERİ’NİN HALK OYLAMASI...


Gladyatör Ödülleri’nin Halk Oylamasında Heyecan Başladı!

ODD SATIŞ VE İLETİŞİM ÖDÜLLERİ 2012 GLADYATÖRLERİ’NİN HALK OYLAMASI
7 Apple Yeni iPad KAZANDIRIYOR


2012,

Otomotiv Distribütörleri Derneği’nin (ODD)  düzenlediği ve oylama süreci 31 Aralık 2012 tarihinde sona erecek olan ODD Satış ve İletişim Ödülleri 2012 Gladyatörleri’nde final yaklaştıkça heyecan artıyor. Satış ve iletişim kategorilerinde 18 ödülün sahiplerini bulacağı yarışmanın halka açık 7 kategorisinde oy verenler Apple Yeni iPad kazanma şansı yakalayacak.

Temsil ettiği 49 marka ile otomotiv sektörünün en saygın çatı kuruluşlarından olan Otomotiv Distribütörleri Derneği’nin (ODD) bu yıl üçüncüsünü düzenlediği ODD Satış ve İletişim Ödülleri’nde heyecanlı oylama süreci devam ediyor. “Satış” ve “İletişim” kategorilerinde toplam 18 dalda ödül verilecek olan ODD Gladyatörleri 2012’de çok daha büyük bir rekabet yaşanması bekleniyor. Sektörün satış ve iletişim çalışmalarını tek çatı altında birleştiren ODD Gladyatörleri’nde uygulanacak olan halk oylaması bu yıl da heyecanı artıracak. Yenilenen www.oddgladyator.com sitesinde oylamaya katılanlar, anlık değişimleri takip ederek, heyecana ortak olacaklar. Başvurular ve halk oylaması 31 Aralık 2012 tarihine kadar devam edecek. 7 Ocak 2013 gecesi gerçekleşecek olan finalde ise jüri, her kategoride en iyi 5 aday arasından ödül kazanan isimleri ödül gecesinde canlı olarak belirleyecek.

 

 

 

7 şanslı katılımcı Apple Yeni iPad kazanacak

Oylamanın halka açık 7 kategorisinde ise farklı bir heyecan yaşanıyor. Bu kategorilerde oy veren katılımcılar, her kategorideki oyları için bir Apple Yeni iPad kazanma şansı yakalayacak. Katılımcılar, www.oddgladyator.com adresine girerek “Yılın Gazete Uygulaması”, “Yılın TV Uygulaması”, “Yılın Dergi Uygulaması”, “Yılın Radyo Uygulaması”, “Yılın Dijital Uygulaması”, “Yılın Outdoor Uygulaması” ve “Yılın Fuar Standı Uygulaması” kategorilerinde oy verebiliyor. Oylama sürecinin tamamlanmasının ardından noter huzurunda yapılacak çekilişle 7 adet Apple Yeni iPad sahiplerini bulacak. Ayrıca katılımcılar, ODD Satış ve İletişim Ödülleri 2012 Gladyatörleri ile ilgili gelişmeleri, ODD’nin Facebook, Twitter ve FriendFeed adreslerinden takip edebiliyor.

Otomotiv sektörünün yol arkadaşları destek vermeye devam ediyor

Türk otomotiv sektörünün aktörlerini bir araya getiren ODD Satış & İletişim Ödülleri, 2012 Gladyatörleri’nin bu yılki destekçilerinde Bridgestone ve Lassa ana sponsor olurken, TURKCELL İletişim Sponsoru oldu. Organizasyona destek veren diğer sponsor firmalar arasında Castrol, Basf-The Chemical Company ve Gefco bulunuyor.


 

 

 

 

 

 

8 Kasım 2012 Perşembe

KAĞIZMAN ORTAKÖY İLKÖĞRETİM OKULU ANASINIFINI YENİLİYORUZ!


Hem okullu hem gönüllüyüz!

Bizler, Sosyal Medya sakinleri olarak “iyiliğe” sebep olan projelere imza atmayı planlıyoruz. İşin en heyecanlı kısmı ise, bu iyilik hareketini sosyal ağları etkin bir şekilde kullanarak gerçekleştirecek olmamızdır. Kağızman Ortaköy İlköğretim Okulu Anasınıfını yenilemek ile başladığımız sosyal sorumluluk hareketimiz yeni projelerle devam edecek.


KAĞIZMAN ORTAKÖY İLKÖĞRETİM OKULU ANASINIFINI YENİLİYORUZ! 


Kars’ın Kağızman ilçesindeki 18 çocuğumuz sizlerin yardımlarıyla daha iyi şartlarda eğitim görebilecekleri bir anasınıfına kavuşacaklar.

Onları karşılaştıkları zorluklardan biraz olsun uzaklaştırmak ve eğitim standartlarının artmasına katkıda bulunmak sizin ellerinizde.
İhtiyaç listemizde belirtilmiş olan kırtasiye, yakacak, okul araç gereçleri ve kıyafetlerle onların eğitimlerine destek olabilirsiniz.


Peki onlara nasıl destek olabilirsiniz?