21 Kasım 2012 Çarşamba

Hillside, Likya Yolu’nu bir uçtan bir uca katetti...


Hillside, Likya Yolu’nu bir uçtan bir uca katetti

 

Fethiye’den Antalya’ya uzanan, dünyanın en iyi 10 uzun mesafe yürüyüş rotasından biri olarak gösterilen, daha önce hiçbir Türk ekip tarafından baştan sona yürüyerek geçilmemiş olan tarihi Likya Yolu, 20-29 Ekim tarihleri arasında, Hillsider’lar tarafından geçildi. 6 aylık sıkı bir antrenman sürecinin ardından, 509 km’lik bu heyecanlı yolculuk, Hillsider Challenge / Likya Yolu Geçişi ekibi tarafından büyük bir azimle tamamlandı. Her yıl Hillsider Challenge aktiviteleri ile macera dolu bir deneyime imza atan, Ağrı Dağı’nın zirvesine tırmanmış, İstinye’den Bozcaada’ya kürek çekmiş olan Hillsider’lar şimdi de Likya Yolu’nu geçerek tarihin izlerini taşıyan, doğanın kendini cömertçe sergilediği bu rotayı bir uçtan bir uca katettiler.

 

Hillside City Club, Hillsider Challenge aktiviteleri ile her yıl üyelerine, hayatlarında bir kere yaşayabilecekleri, ciddi bir antrenman sürecinin ardından ekip olarak başarmanın keyfini hissedebilecekleri deneyimler yaşatmayı hedefliyor. Profesyonel sporcu olmayan üyelerin belirli bir hedef doğrultusunda hazırlanarak ekipçe başardığı bu deneyimler, imkansız gibi görünen bir şeyi tamamlamanın keyfini yaşatıyor. Bu deneyimlere hazırlanmak için özel olarak oluşturulan antrenman programları ise katılımcıların adeta profesyonel sporcular gibi fit bir vücuda kavuşmalarına yardımcı oluyor. Spordaki yeniliklerin adresi Hillside City Club, bu yılki Hillsider Challenge aktivitesiyle de üyelerine yine benzersiz bir deneyimin kapılarını araladı. Dünyanın en iyi 10 uzun mesafe yürüyüş rotasından biri olarak gösterilen tarihi Likya Yolu’nun tamamı, Hillsider’lar tarafından geçildi.

 

Bu macera dolu deneyimi yaşayan Hillsider’lar, 20-29 Ekim tarihleri arasında gerçekleşen serüven için büyük bir istek ve disiplinle hazırlandılar. Hillside City Club’ın özel olarak hazırladığı antrenman programı, tüm katılımcıların, düzenli yapılan özel egzersizler ve ölçümler ile adeta profesyonel sporcular gibi fit bir vücuda sahip olmasına, dayanıklılıklarını artırmalarına yardımcı oldu.

 

Bu deneyime katılmak isteyen kişiler arasından, hazırlık antrenman programını başarıyla tamamlayıp Hillside eğitmenlerinden iyi not alarak seçilen toplam 30 Hillsider 3 gruba ayrıldı. Ekip, yolculuğa başlamak üzere 20 Ekim’de Antalya’da Hillside Su’da buluştu. Daha sonra Likya Yolu’na doğru yola çıktılar. Her bir grup günde 20 km yürüdü ve toplamda günde yaklaşık 60 km yürünerek 509 km’lik Likya Yolu 9 günde tamamlandı. Ekibin konaklaması profesyonel bir ekip ile yönetilen yörük çadırlarında oldu. Her gece Likya Yolu ekibi için eğlenceli sürprizler düzenlendi. Likya Yolu’nu tamamlayan ve Fethiye’ye ulaşan ekip Hillside Beach Club’ta yorgunluğun tadını çıkardı.


 
 
Hillsider Challenge / Likya Yolu Geçisi antrenörlerinden Hillside City Club-Trio Eğitmeni Erdinç Eroğlu’nun Hillsider Challenge / Likya Yolu Geçişi deneyimi ile ilgili yazdığı yazı:

 

 

Hillside City Club-Trio Eğitmeni Erdinç Eroğlu

 

 

Bir düş yolculuğuna çıktık biz, yürüdük dağlar aştık, nerede biraz patika bulduysak koştuk, yoldaki işaretlere ve GPS cihazlarına rağmen bazen çamurlu ormanda kaybolduk, şiddetli yağmur altında tüm inancımızı kaybetmeye başladığımız anlar oldu fakat “Over the Rainbow” şarkısındaki gibi her zorluğun ve aşılmaz denen dağın arkasında olduğu gibi her şeye rağmen gökkuşağı oradaydı, bir gökkuşağı belirdi gökyüzünde ve umudumuz oldu. Yeniden kucakladık birbirimizi, yağmurdan sırılsıklam titrediğimizde birbirimize sarıldık, her yeni manzarada birbirimizi ve doğayı fotoğrafladık, yorgunluğa rağmen objektif görünce yeni bebeği olan anne-babalar gibi gülümsedik birbirimize.

 

Her gün maceramız gece karanlığında, 15 kişilik çadırlarımızda tuvalete gitmek için sek sek basarak arada ayağımıza da basan bir arkadaşımızla, ya da gece feneri ile giyeceklerini ararken deniz feneri gibi etrafa ışık veren bir kafa feneri ile başladı. Zaman kısıtlıydı, idareli kullanmak gerekiyordu, en son lisede sabah töreninde duyduğumuz “hadi hadi” sesleri arasında karanlıkta bazen yanlışlıkla hemen yanı başımızdaki arkadaşımızın çantasını hazırladık, yanlış çadıra uğradık, tabiatla birlikte olmanın verdiği huzur içinde birbirimize karşı hep hoşgörülü olduk, çünkü biz oksijen sarhoşu olduk, arkadaşlarımızla kardeş, yeni tanıştığımız insanlarla samimi arkadaş olduk.

 

Doktor, mühendis ya da işadamı hepimiz aynıydık işte; Likya Yolu’nda hiçbir ayrıcalığımız yok, aynı uçurum, aynı patika yol ve aynı çadır, hepimiz bir bütünün eş parçaları olduk.

 

Her gün farklı bir antik kentin kalıntısından geçtik, tarih kokladık, sahil gördüğümüzde bazen kendimizi elbiselerimizle denize attık, tatlı su bulduk kolumuzu sıvadık, çamaşır yıkadık, bazen yolumuz bağlara uğradı, bahçelerdeki üzümleri topladık, dalında yarılmış narlara kıyamadık bir bir kopardık, şirin mi şirin Anadolu köylerimize uğradık, bayram sohbetlerine köy meydanında vardık, köylülerle kaynaştık, Likya Yolu serüvenindeki başarımızı öğrenerek heyecan duydular, gururlandık.

 

Günün tüm yorgunluğuna rağmen akşamları tüm güzelliğini anbean zihnimize kazıdığımız yolculuğumuzu günün değerlendirmesini yaparak birbirimizle yeniden ve yeniden paylaştık, akşam yemeklerini büyük bir iştahla indirdik mideye, sonra çadırlara çekilerek şaka ve oyunlarla eğlenmeyi unutmadık, fırtınanın olmadığı geceleri soğuğa rağmen kimimiz gökyüzünü yorgan yaptı yıldızların altında uykuya vardık, geceleri ay dağların arkasında kaybolduğunda karanlık gökyüzünde beliren eşsiz meteor yağmurları ile kendimizi rüyalara bıraktık, yanağımızı yalayan köpeklerle ya da gecenin bıraktığı çiğ damlacıklarının verdiği soğukluk ile uyandık.

 

Bir düş yolculuğuna çıktık biz, dile kolay 6 ayı aşkın bir süredir bu yola hazırlandık, Likya Yolu’nda ayaklarımız su topladı, bacaklarımız sıyrıklara bağışıklık kazandı, dikenlere ve kimi zaman ayda yürüyormuş gibi bizi ağırlaştıran çamura da pek alıştık. Ayak kremi, yara bandı ve kas gevşeticileri konusunda doktora yaptık ve yılmadık, çamurlara bulanmış Kızılderili misali kamp yerine varınca kamp ateşinin başında zor bir işi bitirmenin verdiği huzur ve rahatlık içinde o an için dünyanın en güzel çayını yudumladık, ateş miydi bizi soğukta ısıtan yoksa aynı yolda yürüyen arkadaşlarımızın verdiği birlikte olma ve dayanışmanın sıcaklığı mı… İnandığımız yolda sonuna kadar yürüdük ve başardık.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder