17 Aralık 2013 Salı

Beykoz Lojistik’te laboratuvar dersleri akran eğitmenlerle daha verimli

Beykoz Lojistik Meslek Yüksekokulu laboratuvar derslerinde akran eğitmen uygulaması ile öğrencilerin uygulama düzeyini % 50 artırdı.  ‘Lojistikte Laboratuvar Uygulamaları ve Simülasyonları’ dersini alan öğrencilere akranları destek oluyor.
Beykoz Lojistik Meslek Yüksekokulu öğretim görevlisi Oğuzhan Çaçamer tarafından verilen “Lojistikte Laboratuvar Uygulamaları ve Simülasyonları” dersi kapsamında, uygulamaları kendi akranlarına yaptırabilme yetisine sahip 11 eğitmen yetiştirilerek, öğrencilere ders kapsamındaki uygulamaları gerçekleştirmeleri için destek veriliyor. BELLEK (Beykoz Lojistik Meslek Yüksekokulu Lojistik Eğitim Koçları) adı verilen akran eğitmen grubu farklı simülasyon ve strateji uygulamalarını öğrenci arkadaşları ile birlikte yaparak, derse hazır olmalarını sağlıyor.
BELLEK grubu eğitimlerini sadece Beykoz Lojistik MYO’da değil, diğer okulların lojistik öğrencileri ile birlikte uygulama fırsatı da buluyor. Son olarak Yıldız Teknik Üniversitesi tarafından gerçekleştirilen Lojistik Kampı'na davet edilen BELLEK grubu, farklı üniversitelerden 120 öğrenciye “Yaparak öğreniyorum” ve akran eğitimi felsefesi çerçevesinde tedarik zinciri yönetimi, depo yatırımları ve depo yönetimi ile ulaştırma sistemleri seçimi başlıklarında üç farklı lojistik uygulamayı başarıyla yaptırdı.
Beykoz Lojistik Meslek Yüksekokulu öğretim görevlisi Oğuzhan Çaçamer, BELLEK grubunun kurulmasının amacını anlatırken “Eğitim yöntemleri günden günde değişmekte ve gelişmekte. Artık sadece hocaların aktif olduğu bir öğrenme düzeni yeterli değil. Bu minvalde BELLEK grubunu kurmamızdaki amaç, gençlerin yine kendileri gibi gençlerden öğrenmelerinin daha verimli öğrenebilecekleri düşüncesiydi. Aynı zamanda gençlere fırsat verildiğinde neler başarabileceklerine inanıyor olmamız da bu düşüncemizin hayata geçirilebileceğine dair en önemli destekçimizdi. Bu zamana kadar 11 Lojistik Eğitim Koçu’nun toplamda 500’ün üstünde öğrenciyle eğitimler gerçekleştirmesi ise bu modelin devamlılığına dair inancımızı artırmaktadır” şeklinde konuştu.


BELLEK grubu Lojistik Eğitim Koçu Hüseyin Büyüktaş ise akran eğitiminin önemini anlatırken, “Akran eğitmeni olmanın insanlarla olan iletişimi geliştirdiğini, öğrencilerin kendilerini daha iyi ifade etmeye başladıklarını, farklı insanları tanımalarına olanak sağladığını ve sosyalleşmesine büyük katkıda bulunuyor. Okuyarak ya da dinleyerek öğrenmektense yaparak öğrenmenin daha verimli olduğunu, daha kalıcı bir öğrenme sağladığını, yaşıtlar arası öğrenmenin hiyerarşiden uzak bir ortam yaratmasından dolayı öğrenmeyi olumlu etkilediği görüşündeyim” dedi.

11 Aralık 2013 Çarşamba

Ataşehir Belediyesi’nden örnek hizmet

Çevre ve hayvan dostu projeleriyle ön plana çıkan Ataşehir Belediyesi, hayvanlar için iki yeni hizmet başlattı.

Sokak hayvanlarını can dostu olarak gören Ataşehir Belediyesi, yaralı hayvanlar için “Can Dostum Nakil Ambulansı” hizmetini başlattı. Bu hizmetle yaralı ve sakatlanmış hayvanlara acil müdahale edilerek tedavileri sağlanacak.

Ataşehir Belediyesi’nin sokak hayvanları için başlattığı bir diğer hizmet ise, sokak kedileri için “Kedi Evleri”. Ataşehir genelinde site ve apartmanların bahçelerindeki kırka yakın noktaya konulmaya başlanan kedi evleri sayesinde, sokak kedileri kış aylarında soğuktan korunacak. Başlatılan projeyle, yerel hayvan gönüllülerine kedilerin beslenmesi ile ilgili mama desteği sağlanıyor. Ataşehir Belediyesi tarafından her kedi evi için düzenli olarak 15 kiloluk kedi maması desteği sağlanacak.


Konu hakkında konuşan Ataşehir Belediye Başkanı Battal İlgezdi, “Çevre üzerinde bizler kadar hakları olan hayvanlar için başlattığımız iki yeni hizmetle onları daha çok korumaya alıyoruz. İlçemizin ihtiyaçlarını tespit edip, can dostlarımız sokak hayvanları için yeni hizmetler sunmaya devam edeceğiz. Soğuk hava koşullarının yoğunlaştığı günlerde sokak hayvanlarının mama, yem ve su ihtiyaçlarını karşılamayı sürdüreceğiz” dedi.

4 Aralık 2013 Çarşamba

Miniklere “Küçük Denge Dünyası”

Ataşehir Belediyesi, Ataşehir İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ve Banvit Çocuk Tiyatrosu işbirliğiyle, “Küçük Denge Dünyası” adlı tiyatro oyunu Ataşehir’de anaokulu öğrencileriyle buluşuyor.
“Küçük Denge Dünyası” 3, 10, 17, 24 Aralık tarihlerinde, saat 11.00’da Ataşehir Belediyesi Cemal Süreya Etkinlik Salonu’nda sahnelenecek.

Ekol Drama Sanat Evi’nin bir çalışması olan “Küçük Denge Dünyası”nı  Doç. Dr. Beliz Güçbilmez yazdı,  Elif Ongan Tekçe sahneye koydu. Dengeli beslenmenin önemi ve fiziksel hareketin gerekliliğine yönelik mesajlar veren oyunun kadrosunda Sanem Öge, Methi Aras Aydın, Sezin Bozacı, Sinem Öcalır, Okan Kayabaş, Cansu Gültekin rol alıyor.

2 Aralık 2013 Pazartesi

Digiturk talihlileri İngiliz pop grubu Blue üyeleri ile buluştu

Digiturk’ün Twitter’da düzenlediği yarışmayla üç talihli ve diledikleri bir kişiyle, ünlü İngiliz Pop Grubu Blue’nun üyeleri ile buluştu. 30 Kasım akşamı Zorlu Center PSM’de gerçekleşen konserin öncesinde grup üyeleriyle tanışıp, sohbet eden talihliler konseri keyifle izlediler
Digiturk’ün Twitter üzerinde düzenlediği yarışmaya katılanlar arasında ödül kazanan üç şanslı kişi ve diledikleri bir kişiyle, 30 Kasım 2013 tarihinde Zorlu Center PSM’de gerçekleşen Blue konseri öncesinde grup üyeleri ile fotoğraf çektirip, sohbet ettiler. Keyifli sohbetin ardından talihliler konseri izledi. U Make Me Wanna, Curtain Falls, One Love gibi şarkıları ile tanınan grup çıkış yaptığı yıllarda tüm genç kızların beğenisini kazanmıştı.
Onlar ile tanışmak bir hayaldi
Digiturk’ün Twitter üzerinden başlattığı yarışmaya İstanbul’dan katılan ve şanslı isimlerden biri olan 27 yaşındaki Özge Çelik grup üyeleri ile tanışmanın hayali olduğunu belirterek “Digiturk sayesinde ‘Hayallerime Dokundum’. Çocukluğumda hayranı olduğum grup ile tanışma hakkı kazandığımı öğrendiğimde yaşadığım mutluluk kelimelerle anlatılamayacak bir duyguydu. Hele ki grup üyeleriyle tanışmak hayalin de ötesindeydi” şeklinde konuştu.
Talihlilerden bir diğeri olan 22 yaşındaki Didem Telci ise Blue üyeleri ile tanıştıktan sonra duygularını şu şekilde ifade etti; “Sayenizde çocukluk hayalim gerçek oldu. Grup üyelerinin yanlarında kendimi kaybettim. Bu mutluluğumun tarifi yok”.

Son olarak yarışmanın kazananlarından 25 yaşındaki Göktuğ Sarı grup üyeleri ile tanıştığı için çok mutlu olduğunu belirterek “Blue çocukluğumdan beri beğenerek izlediğim ve dinlediğim bir gruptu. Onlarla tanıştığımda yeniden o eski heyecanlı günlerime geri döndüm. Benim için her zaman unutulmaz bir an olarak kalacak” dedi.

26 Kasım 2013 Salı

Rock’n Coke artık ‘dünyanın en yeşil festivalleri’ liginde

Türkiye’nin en büyük açık hava festivali Rock’n Coke bir ilke daha imza attı. Bu yıl 10’uncu yaşını 60 bin kişilik rekor katılımcı ile kutlayan Rock’n Coke, Türkiye’nin dünyada ‘Yeşil Festival’ ödülü alan ilk etkinliği oldu. Rock’n Coke, her yıl dünyadaki festivalleri çevre kriterleri ile değerlendiren A Greener Festival Award (Yeşil Festival Ödülleri) yarışmasında ‘Övgüye Değer Festival Ödülü’nü aldı.


Bu yıl 10’uncu yaşını 60 bin kişilik rekor katılımcı ile kutlayan Türkiye’nin en büyük açık hava festivali Rock’n Coke, uluslararası bir başarıya daha imza attı. Rock’n Coke, çevre konusundaki uygulamaları ve yaklaşımları ile her yıl dünya genelindeki festivallerin değerlendirildiği “A Greener Festival Award” yarışmasında iyi yönetilmiş ve çevresel farkındalığı olan etkinliklere verilen ‘Övgüye Değer Festival Ödülü’nü kazandı. Böylece Rock’n Coke, Türkiye’nin çevre konusunda uluslararası ödül kazanan ilk festivali ünvanını da kazandı.

Ödül nasıl geldi?

6-7-8 Eylül 2013 tarihlerinde Hazerfen Havaalanı’nda 5 ayrı sahnede 100’den fazla sanatçı ve grubu ağırlayan Rock’n Coke’a bu uluslararası ödülü çevreci uygulama ve yaklaşımlar getirdi. Bu çerçevede Kamtaş adlı bağımsız denetim firması Festival öncesi, sırası ve sonrası için Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) raporu hazırladı. Böylece alanın kurulumundan başlayarak gerekli çevresel tedbirler alındı ve Festival’in çevre etkisi en aza indirildi.

Salınan karbon kadar ağaç dikilecek

ÇED raporu ile çevresel etkileri ölçülen ve izlenen Rock’n Coke’un festival hazırlıklarından başlayarak alanın toplanmasına kadar ürettiği karbon miktarı MyClimate Türkiye tarafından hesaplandı. Ortaya çıkan karbon miktarını sıfırlamak amacıyla bir ağaçlandırma çalışması gerçekleştirilmesi planlandı. Bunlara ek olarak, atık yönetimi planı dahilinde, Festival süresince oluşabilecek atık miktarının en aza indirilmesi için önlemler alındı. Ayrıca oluşan atıklar ayrıştırılarak atık toplama ve işleme merkezlerine ulaştırıldı.

Tüm bu önlemler ve uygulamalar sonucu Rock’n Coke, on binlerce katılımcısına unutulmaz bir deneyim yaşatırken, Festival alanını da çevresel etkiyi asgari seviyede tutarak, temiz bir şekilde bırakarak, uluslararası alanda Türkiye’nin ilk çevre ödüllü festivali olmaya hak kazandı.



22 Kasım 2013 Cuma

BENNY BENASSI, EXAMPLE, GROOVE ARMADA, KELIS VE BEDÜK 2014’ÜN EN GÖRKEMLİ PARTİSİNDE SAHNE ALIYOR

Ortadoğu’nun en büyük eğlence markası ATELIER, Dubai’den İstanbul’a yılın en önemli gecesi için etkileyici bir kadroyla geliyor.

Dubai’de kurulan, sunduğu yaratıcı ve yenilikçi projelerle Ortadoğu'da eğlence dünyasının lideri olan Alchemy Project, Türkiye’de ilk etkinliğini yılbaşı gecesinde Ortadoğu’nun eğlence dendiğinde akla gelen en büyük markası ATELIER’i İstanbul’a getirerek yapacak.  Yılın en önemli gecesi 31 Aralık 2013’te ‘ATELIER Yeni Yıl Partisi elektronik müzikten, dans müziğine kadar dünyanın önde gelen isimlerini İstanbullularla buluşturacak.

Dünyanın en önemli DJ’lerinden Benny Benassi, ‘Superstylin’ şarkısıyla listeleri alt üst eden Groove Armada,  2011 yılında 'Changed the Way You Kiss Me' ile İngiltere'de 1 numara olan Example, heyecan verici sahne performansıyla Kelis ve Türkiye’de elektronik müziğin önde gelen ismi Bedük yılın ilk gecesinde sahne alacak.

“TÜRKİYE BÖYLE BİR YILBAŞI EĞLENCESİ YAŞAMADI”

Birbirinden önemli isimlerle Türkiye eğlence sektörüne iddialı bir giriş yapmak isteyen Alchemy Project misafirlerine unutulmaz bir gece yaşatmayı vaat ediyor. Ödüllü müzik markası ATELIER yeni yılın ilk gecesi 7000 eğlence tutkununu çeşitli fiyat alternatifleriyle ve uluslararası standartlarda etkileyici bir sahneyle ağırlayacak. Türkiye eğlence dünyasına adım atacakları bu gece öncesinde çok heyecanlı olduklarını belirten Alchemy Project’in CEO’su ve yönetici ortağı Mac.S.Far “ATELIER ile İstanbul’a unutulmaz bir gece yaşatmak istiyoruz. İddia ediyoruz ki bizimle eğlendikten sonra daha önce bunların İstanbul’da hiç yapılmadığından bahsedeceksiniz. Görkemli sahnemizle geceye katılan herkes sanatçıları bir adım ötesinde hissedecek. Uluslararası standartlarda, uygun fiyatlar ile İstanbul’un böyle bir eğlenceyi hak ettiğini düşünüyoruz” diye konuştu.


BOĞAZ MANZARALI DEVASA BİR GECE KULÜBÜ

Gece için her türlü detayı düşündüklerini ve misafirlerine eşsiz bir eğlence güvencesi verdiklerini de belirten Mac.S.Far, “ATELIER Yeni Yıl Partisi için dünyanın en iyi teknik ekibini İstanbul’a getiriyoruz. Uluslararası standartlardaki ses sistemi, göz alıcı bir sahne ve üst düzey güvenlik önlemleriyle kaliteli bir eğlence İstanbul’u bekliyor” dedi.

Mükemmel bir prodüksiyon, eğlenceli dans şovları ve daha birçok sürprize de sahne olacak bu eşsiz yılbaşı eğlencesi, devasa bir gece kulübüne dönüştürülecek olan Küçükçiftlik Park’ta yapılacak. Kapılar 17.00’de açılırken, eğlence 03:00’a kadar sürecek. 

18 Kasım 2013 Pazartesi

500’e yakın ING Banklı’nın Avrasya Maratonu’nda attığı her adım amacına ulaştı

ING Bank çalışanları, her adımlarının bir çocuğun öğreneceği yeni bir harf, yeni bir oyun olacağını düşünerek koştu ve UNICEF iş birliği ile Kahramanmaraş’ta hayata geçirilecek Eğitim Merkezi için toplanması hedeflenen 35 bin TL aşıldı.
500’e yakın ING Bank çalışanı, Avrasya Maratonu’nda ihtiyaç sahibi çocukların okul öncesi eğitime erişebilmeleri için Kahramanmaraş’ta ING Bank-UNICEF iş birliği ile hayata geçirilecek Eğitim Merkezi yararına koştu. ING Banklılar’ın koşarken attığı her adım, yapılan bağışlar sayesinde yardıma dönüştü ve hedeflenen 35 bin TL’nin üzerine çıkıldı. Halen süren bağışların daha da artması bekleniyor. Böylece, ING ülkeleri içerisinde de Türkiye topladığı bağışlarla ön plana çıkıyor.
Çocuklar ve anneler için eğitim merkezi
Dünyanın en büyük spor organizasyonlarından birisi olan New York Maratonu’nun ana sponsoru olan ING Grubu’nun da, Küçüklere Büyük Destek Programı kapsamında, ING Bank çalışanlarının topladığı toplam tutara aynı oranda katkıda bulunmasıyla hayata geçecek Eğitim Merkezi için UNICEF ile iş birliği yapılacak.
UNICEF Türkiye’nin Okul Öncesi Eğitim Projesi’ne destek kapsamında Kahramanmaraş’ta açılacak Eğitim Merkezi 3-5 yaş grubu çocuklara okul öncesi eğitim ve bakım hizmeti vermenin yanı sıra anneler için de çeşitli eğitim programları sunacak.

UNICEF ile 2005 yılından bu yana küresel işbirliğini sürdüren ING Grubu, ‘ING Küçüklere Büyük Destek’ Programı kapsamında bugüne kadar yaklaşık 800 bin çocuğa destek vererek ve 23 milyon Avro’nun üzerinde (50 milyon TL) kaynak yaratarak çocukların eğitime erişimini sağlamıştır.

15 Kasım 2013 Cuma

Huawei ve İstanbul Teknik Üniversitesi’nden Ar-Ge Merkezleri Zirvesi’nde Sürpriz İşbirliği

Huawei, T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından 15-16 Kasım tarihleri arasında düzenlenen Ar-Ge Merkezleri Zirvesi 2013 sırasında İstanbul Teknik Üniversitesi ile Ar-Ge alanında çalışmaları için imza törenini gerçekleştirdi.

Dünyanın önde gelen bilgi ve iletişim teknolojilerine dayalı çözüm üreticisi Huawei, T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından 15-16 Kasım tarihleri arasında düzenlenen Ar-Ge Merkezleri Zirvesi 2013’te, en son teknoloji ve yenilikçi projelerini ve 4 yıl önce İstanbul’da kurmuş olduğu Ar-Ge merkezinde gerçekleştirdiği çalışmaları sergiledi. Etkinlik sırasında, Huawei Türkiye Genel Müdürü Zhao Gang ve İTÜ Rektörü Mehmet Karaca, Ar-Ge İşbirliği Anlaşması’nı imzaladı. Huawei ve İTÜ arasındaki işbirliği anlaşmasına göre, İTÜ akademisyenleri Huawei’nin Türkiye’deki Ar-Ge Merkezi’nde geliştirilecek projelere destek verecek. İşbirliği kapsamında, İTÜ öğrencileri ve akademisyenleri tez konularıyla ilgili her türlü çalışmayı Huawei Ar-Ge Merkezi’nde yapabilecek ve fikirlerini gerçeğe dönüştürme imkanına sahip olacaklar. Bunun yanı sıra, Huawei’nin küresel araştırma ve geliştirme ekibinin deneyim ve eğitim fırsatlarından da yararlanacak olan İTÜ akademisyenleri, bilgi ve birikimlerini Huawei ile paylaşacaklar.
İnovasyona verdiği önem ile tüm dünyada elde ettiği gelirinin %14’ünü Ar-Ge’ye ayıran Huawei’nin Türkiye ofisindeki çalışanların yarısı Ar-Ge merkezinde çalışıyor. Huawei’nin Türkiye Ar-Ge Merkezi, lokal işbirlikleri ile Türkiye’nin bilişim sektörünün gelişimine en yüksek desteği veriyor. İnovasyon ve Ar-Ge kapasitesinin geliştirilmesi amacıyla, Huawei ve İTÜ şu projelerde birlikte çalışacaklar; Akıllı Arama (IS), Yeni Nesil İş Destek Sistemi (NGBSS), Sanal Bilge (SB), Yakınsak Faturalandırma sistemi (CBS), Gelişmiş Geri Çaldırma Tonu (ARBT), IPTV ve Müşteri İlişkileri Yönetimi.

Dünyanın teknolojisi Türkiye’de geliştiriliyor
Huawei, Ar-Ge Merkezleri Zirvesi 2013 kapsamında Türkiye’deki Ar-Ge merkezinde geliştirdiği projelerin de tanıtımını gerçekleştirdi. Özellikle Sanal Bilge projesine, İTÜ’den bir profesörle işbirliği içerisinde Türkiye Ar-Ge merkezinde başlandı ve bundan sonra da daha derin bir işbirliği ile projeye devam edilecek.
İTÜ ile imza töreninde konuşan Huawei Genel Müdürü Zhao Gang “Huawei olarak Türkiye’deki 11 yıldır gösterdiğimiz gayretin sonuçlarını görmekten ve Ar-Ge Merkezi’nde Türkiye’nin gelişimine katkı sağlayan kalifiye mühendislerin gerçekleştirdiği projeleri sunmaktan büyük mutluluk duyuyorum” dedi ve şöyle devam etti; “Bugün, İTÜ ile işbirliğimiz, teknoloji transferini gerçek anlamda yaptığımız anlamına geliyor. Huawei’nin İstanbul’da Ar-Ge Merkezi en ileri teknolojik çözümleri geliştirme konusunda önemli bir mesafe kaydetti, bundan sonra İTÜ ve Türk mühendislerle daha fazlasını yapacağız”.
İşbirliği Anlaşması’ndan memnuniyetini dile getiren İTÜ Rektör Yardımcısı Prof.Mehmet Sabri Çelik de “Bu, Huawei ile ilk tanışıklığımız değil. Huawei ile İTÜ arasındaki işbirliği bir süredir devam ediyordu. Ancak bu imzayla, işbirliğimizi başka bir noktaya taşıyoruz. İTÜ ve Huawei, Türkiye’nin teknoloji geleceğine birlikte yatırım yapmaya başlıyor. Bu işbirliği, Türkiye’deki akademik kurumların, özel sektörle ortak çalışmalarını artırması anlamında da büyük önem arz ediyor” dedi.

"Türkiye, bölgesel yazılım gücü olma potansiyeline sahip"       
Ar-Ge Zirvesi’nde konuşan ve Huawei'nin Türkiye'deki Ar-Ge Merkezinde geliştirilen ürünleri tanıtan Huawei Türkiye Ar-Ge Merkezi Direktörü Wu Lianqing ise, uluslararası çapta Ar-Ge merkezlerinin yönetimi ve etkili bir takım geliştirme konularında çok geniş uluslararası deneyime sahip olduğunu belirterek, bu tecrübelerini Türkiye'nin araştırma ve geliştirme kapasitesini en ileri seviyeye getirmek için kullanma fırsatı yakalamaktan memnuniyet duyduğunu ifade etti. Ar-Ge Direktörü Wu Lianqing, "Türkiye'nin, bölge içinde yazılım endüstrisinin gelişiminde öncü rol oynayacağına inanıyorum. Bunun için Türkiye'de mükemmel bir ortam ve potansiyel görüyorum" dedi.
TV’yi sesinizle kontrol edip sosyal medyada paylaşmak mümkün
Huawei Türkiye Ar-Ge Merkezi’nin katkılarıyla hayata geçirilen IPTV projesi ise gelişmiş sesle kontrol özelliği ve sosyal etkileşime dayalı fonksiyonlarıyla öne çıkıyor. Hem IOS hem de Android işletim sistemi tarafından, akıllı telefon ve tablet de dahil diğer cihazlarda izleme imkanını sunan ürün, aynı zamanda sosyal medya üzerinden de kullanıcıların iletişimini sağlıyor. Bunun yanında hem Blu-ray ve 3D ile de destekleniyor.

Türk Mühendisler yeni nesil akıllı ağ teknolojisi geliştiriyor
Huawei’in Yeni Nesil Akıllı Ağ çözümü, NGIN (Next Generation Intelligent Network), cep telefonu numaranızı ve tarifenizi kullanarak, GSM sinyalinin olmadığı durumlarda bile her türlü cihazdan kendi tarifenizle ve numaranızla görüşme yapabilmenizi sağlıyor. Wi-Fi ağları üzerinden çalışan sistem, uluslararası dolaşımda dahi kendi yerel tarifeniz üzerinden ücretlendirilerek görüşmenin yolunu açıyor.

  
Türkçe Akıllı Asistan

Çapraz, anlamsal, sosyal ve kişiselleştirilmiş arama özelliği ile ön plana çıkan Türkçe akıllı asistan yazılımı, telekom şebekeleriyle uyumlu hale getirilerek Huawei’nin akıllı arama çözümünde geliştirdiği kapasitenin Türkçe’ye yansıması durumunda. Yeni nesil web arama teknolojisi, Huawei’nin ürettiği çözümle artık daha akıllı. 

12 Kasım 2013 Salı

Haberiniz var mı? Bugün “12 Kasım Afet Eğitimi Hazırlık Günü”

“12 Kasım Afet Eğitimi Hazırlık Günü” öncesi Ataşehir Belediyesi AKUT Enstitüsü Sorumlusu Dündar Şahin ile Ulusal Risk ve Afet Araştırma Merkezi (URAM) Sorumlusu Dr. Çağlar Akgüngör ile bir araya geldik. Ataşehir Arama Kurtarma Merkezi, AKUT Enstitüsü ve verilen afet eğitimleri üzerine sohbet ettik. AKUT Başkanı Ali Nasuh Mahruki de konu hakkındaki düşüncelerini bizimle paylaştı. AKUT’un düzenledikleri afet eğitimlerine ilginin az olmasından üzgün olduğunu ancak bu durumla ilk defa karşılaşmadıklarını öğrendik. Gelecek açısından en olumlu haber ise: “Çocuklar afet eğitimlerine çok daha fazla merak duyuyor”.  

*Ataşehir’deki deprem ve diğer afetlere yönelik çalışmalarınıza ne zaman başladınız ve çalışmalarınızın içeriğinde neler bulunuyor?

1999 yılının sonundan, 2000 yılının başından itibaren Ataşehir’de bulunuyoruz. 1999’deki depremden hemen sonra, AKUT olarak bizim bir eğitim alanı ve aynı zamanda kritik noktalarda lojistiğimizi barındırabileceğimiz bir yere ihtiyacımız oldu.

O zamanlar şu anki yerleşkemiz Kadıköy Belediyesi’ne bağlıydı. Kadıköy Belediyesi’nin bize tahsis ettiği alan üzerinde küçük tek katlı prefabrik bir binamız vardı. Zaman içinde bu prefabrik binanın yanına acil durumlarda lojistiğimizi bir an önce yapabileceğimiz küçük bir depo binamız daha yapıldı. O yıllarda Kadıköy Belediyesi ile yaptığımız çalışmaları, Kadıköy Belediyesi’nin sunduğu hizmet binalarında yapıyorduk. Yani Ataşehir’de değil de, Ataşehir’in dış cephelerinde yapıyorduk. O zaman Ataşehir henüz gelişmekteydi.

Bu esnada halkımızı bilinçlendirmek için çok fazla çalışma yaptık. O zaman Ataşehir böyle değildi. İnsanlar birbirilerini daha çok tanıyordu. O zaman burada olmamız çok önemliydi. Biz burada olunca insanların gündemine daha rahat oturuyorduk. Deprem ve diğer afetlerden sonra Ataşehirliler bize sohbet etmeye geliyordu. Ataşehir büyüyünce, insanlar daha kopuk olmaya başlayınca biz onları bir yere toplayarak eğitim sunmayı düşündük. Ataşehir Belediyesi kurulunca onlarla bir işbirliği protokolü imzaladık. Zaten ilişkilerimiz ve işbirliğimiz hep iyi bir noktadaydı. Bu protokolle işbirliğimizi daha kurumsal bir hale getirdik. Ataşehir Belediyesi organizasyon konusunda elini taşın altına koydu. Böylelikle insanlara afet ve acil durum hakkında genel farkındalık, yani bir deprem, yangın veya sel anı devam ederken ve sonrasında ne yapılması gerekir, ve daha önemlisi ne yapılmaması gerekir konularında bilgilendirme yaptık. AKUT TIR’ımızı da getirdik ve insanların interaktif bir şekilde ulaşmalarını sağladık.     

* Ataşehir Belediyesi Afet Koordinasyon Merkezi’nin (AKOM) çalışmaları hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bu çalışmaları kurumsal bir hale getirmeye karar verdikten sonra, komuta, kontrol ve koordinasyon erklerinin bir bütün olarak bir arada olabilmeleri için bir afet koordinasyon merkezi kuruldu. Ataşehir Belediyesi, henüz yeni kurulmuş bir belediye olmasına rağmen farkını ortaya koydu ve AKOM kuruldu.

AKUT olarak, bizde 1996 yılında beri biriken çok ciddi bir know-how (bilgi – tecrübe) bulunuyor. Sadece Türkiye’nin değil Birleşmiş Milletler’in bir ekibiyiz. Bu birikmiş bilgi ve tecrübe bu çalışmayla Ataşehir Belediyesi’nin hizmetine sunuldu. Bu Ataşehir ve Ataşehir Belediyesi için çok önemli. Bunun tamamını AKOM’un içine aktarmayı düşünüyoruz. Böylelikle Ataşehir sınırları içerisinde olacak herhangi bir afet veya acil durumda AKOM devreye girecek. Bu merkezde ilk öncelik insanların sağlığını ve güvenliğini sağlamak, ikinci olarak ta kamu hizmetlerinin aksamadan devamını sağlayabilecek altyapıyı kurmak. Şu anda teknolojik altyapısı sağlandı. Ulusal Afet Koordinasyon Merkezi ve İstanbul Afet Koordinasyon Merkezi ile ilişkilendirildi. Şimdi daha da genişleyerek; hem insanların eğitilmesini hem de belediyenin kendi afet kurtarma ekiplerinin kurulmasına katkı sağlıyor.

*Ataşehir’deki AKUT Enstitüsü’nün önemi ve yapılan çalışmalar hakkında bilgi verebilir misiniz?

AKUT Enstitüsü AKUT’un 10 yıllık bir hayaliydi. Türkiye’nin ilk ve tek özel eğitim ve araştırma enstitüsüdür. 10 yıllık bu hayali gerçekleştirmek için uygun partnerler arıyorduk. Birkaç üniversite ve belediye ile görüştük ve istediğimiz cevapları alamadık. Bir gün Ataşehir Belediyesi’nin bir meclis toplantısına davet edildik. Ali Nasuh Mahruki ile beraber katılarak güzel bir sunum yaptık. AKUT olarak neden Ataşehirdeyiz ve ne yapıyoruzu anlattık. Nasıl destek olabiliriz dediler ve bu projelerimizden bahsettik. Ataşehir Belediyesi tahminimizden çok daha sıcak ve ilgiyle baktı. Mevcut yerimizi genişleterek, eğitim ve araştırma yapmak istediğimizi söyledik. Hemen bir ay sonra bir protokolle Ataşehir Belediyesi AKUT Eğitim ve Araştırma Enstitüsü kuruldu. Adının başına Ataşehir Belediyesi’ni AKUT olarak biz ekledik ve işbirliği yaptığımız bir kurum olarak bu bizi rahatsız etmiyor.   

Eğitim ve araştırma enstitümüzün en önemli görevlerinden biri; kurumlara ve vatandaşlara afet ve acil durum yönetimi konusunda doğru ve bilimsel bilgiyi ulaştırmak. Bir diğeri risk kavramına dikkat çekmek. Bize hep sorulan bir soru var. Deprem olunca AKUT bize yardım edecek mi diye. Bilmiyoruz ki, ben sağ kalacak mıyım bilmiyorum. Eviniz, iş yeriniz çok sağlam olabilir, ama yol sağlam mı, üste geçitler, viyadükler sağlam mı? Gittiğiniz berber, esnaf, alışveriş merkezleri sağlam mı? Burada güvenlik kültürü herkese lazım.   

*Ataşehir’de başlatılan “temel afet bilinci” eğitim çalışmalarına ilginin az olduğunu gözlemliyoruz. Bunun sebebi hakkında ne düşünüyorsunuz, nasıl artırılabilir?

Ataşehir Belediyesi ve AKUT ilgisizlikten üzgün. Aslında bu durumla da ilk defa karşılaşmıyoruz. Bu durum toplumların kaygı düzeyi ile ilgili bir durum. Yasa koyucular ve yürütücülerden vatandaşlara kadar, afet ve acil durumu Türkiye’de günlük kaygılara indirgeyemedik. 99 depreminden sonra eksikliği, malzeme eksikliği olarak algıladık. Ve kamu otoritesi hala öyle anlıyor. Türkiye’de milyonlarca dolarlık malzeme yatırımı yaptık. Fakat bütün bu malzemeyi kullanan insandır. Asıl olan teknokrat seviyesinde yatırım yapmaktı ve insanı geliştirmekti. Biz bunu hala yapamadığımız için Türkiye’de afet yönetim uzmanı gibi uydurduğumuz yönetim kadrolarımız var. Ne işe yaradığını bizim bile bu kadar altyapımıza rağmen anlayamadığımız kadrolar var. Hem sel hem deprem hem atmosferik olaylarda hem kimyasal tehlike konusunda aynı anda uzman olunamaz. Bunu bir kişiye indirgeyemezsiniz. Bu ancak bir kurul olabilir, bir afet koordinasyon merkezi olabilir.

Günlük kaygıya indirgeyemediğimiz için, biz eğitim salonlarında bu tip sorunlar yaşıyoruz. Biz ilk uluslararası afet konferansını yaptığımızda da sadece 16 kişi vardı ve bunun 11’i zaten konuşmacılardı. Bunu da yaşamıştık. Ancak yine de biz bu konuda Don Kişotluktan vazgeçmiyoruz. 100 kişiden birini bile kazanırsak o da gider başkasına anlatır derdindeyiz. Biz maraton koşuyoruz.

Eğitimler için ilk başlarda, sitelere gelsinler eğitimler oralarda verirsin diye talepler geldi. Biz hiçbir bedel ödetmeden, ücretsiz olarak size zamanımızı veriyoruz. Ataşehir Belediyesi salonu ayarlıyor, servisler sunuyor, yiyecek ve içecek ikramında bulunuyor. Broşürler ve kitaplar veriliyor. Bu aşamadan sonra vatandaşların da ellerini taşın altına sokmaları gerekiyor. Buradan sonra da artık, buraya evimize gelsin anlatsın demek doğru bir tutum değil. Bilinçli bir yurttaş şunu düşünür: bu konuda Türkiye’nin en uzman kurumu AKUT bize bu eğitimi veriyor, Ataşehir Belediyesi servisimi gönderiyor, salonu veriyor, çayımı kahvemi veriyor, benim ayırmam gereken sadece 1 buçuk saat. Bir sene içerisinde 1,5 saat ayırmak çok bir zaman değil. Belki o afet anı, o zor zaman başınıza geldiğinde; buradan alınan bilgilerle eşinizin, çocuğunuzun, ailenizin zarar görmemesini sağlayacaksınız.

“Asıl umudumuz çocuklar”

Eğitimler şu an ne aşamada, çocuklara verilen eğitimler nasıl?

Bu çalışmalarda en iyi sonucu çocuklardan alıyoruz. Çocuklar yetişkinlerle aynı umarsızlığa sahip değil. Çocuklar her şeye ilgiyle bakıyor. Çocuklar bu tarz bilgileri alınca yetişkinliklerinde de ilgilerini devam ettiriyorlar. Yetişkinlerin eğitimleri de çok önemli ancak asıl umudumuz çocuklar. 99 sonrası doğan çocuklarda bu konuda ilgi çok daha fazla.

Bizi veliler arıyor ve siz bu çocuklara ne anlatıyorsunuz diye soruyorlar. Çünkü çocuklar babasına arabada emniyet kemeri taktırmak için kafasının etini yiyormuş. Çünkü biz onlara anlatırken ailenizi siz uyaracak siz koruyacaksınız bilincini de veriyoruz. Çocukların gözünde AKUTçu abilerinin bir kahraman imajı var. Bu imajla bu çocuklara doğru bilgiler verilince çocuklar çok güzel sahipleniyor. Çocuk eve gidince tehlike analizi yapıyor. Tehlike avı çalışmamızda çocuklar evdeki tehlikeleri yazıyor, ailesine imzalatıp okula getiriyor. Evdeki tehlikeleri gördük biz bunları değiştireceğiz diye. 6 ay 1 yıl içerisinde tehlikeleri çözerek tekrar raporlarını sunuyorlar. Biz bunları site yöneticileriyle anlaşarak yapamayız masraf çıkabilir diye pek istenmiyor. Ama bunu çocuklar çok güzel sağlıyor. 

Şu anda yetişkinlere yönelik eğitime ara verildi ve liselerde eğitim vermeye başlıyoruz. Geçen sene özel ve kamu olmak üzere Alaşehir’deki tüm 42 ilköğretim okulunda yaklaşık 10 bine yakın öğrenciye ulaştık. Ama sadece afet ve deprem eğitimi değil aynı zamanda çevre bilinci eğitimi de verdik. Bu sene eğitimlere liselerden başlıyoruz. Ama bu verdiğimiz eğitimler hiç bitmeyecek. Türkiye’deki özel ve kamu kurumlarında, Birleşmiş Milletler ’de, Pakistan, Bangladeş, Hindistan, Vietnam, Kamboçya, Çin, Rusya’da biz operasyonlar yapıp eğitimler veriyoruz. Bütün bu sorumluluklarımıza ek olarak yaşadığımız coğrafyanın da hakkını veriyoruz. Türkiye’de 32 ilde eğitimlere devam ediyoruz.

*Ani bir deprem veya diğer afet durumlarında Ataşehir özelinde kurumların koordinasyon ağı şu anda yeterli mi?

Türkiye’deki en büyük problem koordinasyon yani kurumları bir arada çalıştırabilmektir. En son Van depreminde de gördük. İlk birkaç gün koordinasyonsuzluk oldu. Nerenin ne yardımına ihtiyacı var, yardıma ihtiyaç var mı emin olunamadı. 

Ataşehir özelinde bakarsak; Ataşehir’den ana arterler geçiyor ve Ataşehir’de konut sayısı artıyor yeni nüfus geliyor. Finans merkezi, banka genel müdürlükleri, AVM’ler yapılıyor. Bu aşamada Ataşehir’de nasıl hareket edeceksiniz. Ataşehir Afet Bilgi Sistemi (ABİS) sistemi çok iyi bir sistem fakat dünyanın en iyi koordinasyon sistemini kursanız dahi oluşacak bu trafikte nasıl hareket edeceksiniz.

Kentlere insanların böyle durumlarda kalabilecekleri boş alanlar, parklar gerekiyor. Yoksa deprem sonrasında binadan sağ salim çıktınız ancak altında durup oturmanız güvenli değil. Bina yüksekliğinin 1.5 katı uzaklıkta olmanız gerekiyor. Binanın boyu 10 metre ise sizin minimum uzak durmanız gereken mesafe 15 metredir.
  
Bilgi toplama kapasitesi gelişiyor, müdahale kapasitesi de iyi derecede arttı. Ancak bunlar bir arada yapılabilecek mi bu sorun. İstanbul’un afet kapasitesi nedir? Bunu İstanbul’un kaynaklarıyla planlarsanız doğru olmaz. Bunu Dünya Bankası’na da eleştiri olarak söyledik. Şu kadar kaynak verdik, bunu alın İstanbul’da afet ekipleri oluşturun dendi. İstanbul’u kurtaracak Bursa, İzmit, Çanakkale, Ankara’dır. Bunu söylediğimizde şaşırdılar. Eşit kaplar hesabı yapılmalı. Türkiye’nin %90’ı deprem bölgesi. 99 yılına göre karşılaştırdığımızda çok iyi durumdayız. Şimdi çok iyi modern cihazlar, araçlar var. Ancak kurtarma başlığı bütün afet yönetimi çatısı içerisinde ancak %5 e takabül ediyor ve son çaredir. Yapı stoku gerçekten elden geçirilmeli ve eski güvensiz yapılar yıkılıp yenisi yapılmalı.

Afetlere karşı risk algısı üzerine toplumumuzun bakış açısı nedir? (Cevap: Dr. Çağlar Akgüngör)

13 yıldır risk ve afet üzerine çalışıyorum. Bu konularda master ve doktoramı yurt dışında tamamlayarak geldiğimde, Türkiye’de yükseköğrenim kurumları düzeyinde çok büyük bir ilgi olmadığını gördüm. Bu alanda çalışan bir laboratuvar veya bilimsel bir merkez kurmayı üniversiteler pek düşünmüyorlardı.

Bir şansım AKUT üyesi olmaktı. Bu araştırmaları, AKUT çatısı altında yapabileceğimizi düşündük. Temel kaygımız; toplumu doğru şekilde bilgilendirmek ve yurttaşların davranış değişikliğini sağlayabilmek. Afet konusunda bir yanılsıma var. Afet, dünyanın en büyük devletlerinin dahi gücünü aşabilen veya çok zorlayabilen bir olaydır. ABD’de bile olabiliyor. Bunun altında yatan temel; sadece ekonomik güç değil, o toplumun afetle ilgili ne kadar alakalı olduğu ve o afete karşı önlem almayı ne ölçüde benimsediği, ne ölçüde gündelik yaşamına soktuğuyla alakalıdır. Afetle mücadele konusu, gelişmiş ülkelerde bize göre daha eskiden beri ele alınan bir konu, biraz daha akılcı bakılıyor. Onlar biraz daha ileride, biz biraz daha yolun başındayız.

Biz burada özellikle Sosyal Bilimler perspektifinden risk ve afet üzerine çalışmalar yapmayı hedefliyoruz. Toplumlarda afeti bir mühendislik sorunu gibi algılama alışkanlığı var. Mesela depreme çözüm olarak sadece iyi kalite beton kullanmak çözümdür algısı var. Bu sadece bir aşamasıdır. Madem böyle yaparak depremden korunabilecektik neden yapmadık sorusunun cevabı, mühendislik çalışmalarıyla bulunamaz. Ancak sosyoloji, psikoloji, siyaset, hukuk ve ekonomi çerçevesinden bakılarak anlaşılabilir.

Mesela insanlar hangi koşulların sonucu olarak yapı kanununa uymuyorlar, neden elverişli olmayan yerlerde yerleşime gidiyorlar? Bilgilendirdiğiniz halde neden insanlarda davranış değişikliği olmuyor gibi sorular var. Bu sorulara Türkiye’de henüz sistemli şekilde cevap aranmadı. Bizim de hedefimiz üniversitelerde çalışan meslektaşlarımızla birlikte bu araştırmaları gerçekleştirmek.  

Nasuh Mahruki: “Afet ve Acil Durum öncesine yatırım yapan toplumlar afetleri en az zararla atlatan toplumlardır.”

Afetlere karşı bilinçlenme bireyde başlar, aileye ve topluma yayılır, yayılma ve bilinçlenme süreci süreklilik arz etmelidir.

Türkiye’de Afet ve Acil Durum Yönetimi konularında sıkça rastladığımız sorunların başında bireylerin konuya olan duyarsızlıkları ve kurumların eşgüdüm içerisinde çalışamamaları gelmektedir. Kurumlar arasında ortak kapasite oluşturma sıkıntılarını da eklediğimizde kurumlar arasındaki koordinasyon maalesef tam olarak sağlanamamaktadır. 

Ülkemizdeki bir başka sorun ise afet ve acil durumlara karşı önlem almak yerine, afetler sonrasında neler yapılacağı konularına ağırlık verilmesidir. Bu reaktif bir yaklaşımdır. Mühim olan proaktif olup, öncesinde bireyi ve toplumu hazırlamaktır. Afet ve Acil Durum öncesine yatırım yapan toplumlar afetleri en az zararla atlatan toplumlardır.

Akut Ataşehir Belediyesi Eğitim ve Araştırma Enstitüsü, bu kaygıdan hareketle Ataşehir’e yakışır bir şekilde hazırlandı. Bu model İstanbul’un diğer ilçelerine ve diğer şehirlere örnek olacak bir modeldir. Hepimizin gurur duyması gereken, farklılık yaratan bir proje bu. Kamu, özel sektör ve Sivil Toplum Kuruluşları’nın işbirliğinin başarılı bir örneğidir.




11 Kasım 2013 Pazartesi

Ortadoğu’nun En Büyük Eğlence Şirketi Alchemy Project, Türkiye’de

Düzenlediği organizasyonlarla yüz binlerce kişiyi farklı etkinliklerde buluşturan Ortadoğu’nun lider eğlence şirketi Alchemy Project, Türkiye pazarına da iddialı bir giriş yapıyor. Alchemy Project, Türkiye’de eğlence sektörüne yeni bir soluk getirmek istiyor.
Dubai’de kurulan, Ortadoğu'da sunduğu yaratıcı ve yenilikçi projelerle gece hayatı etkinlik yönetimi ve eğlence markaları arasında lider olan Alchemy Project’in son durağı Türkiye ve Brezilya oldu. Alchemy Project, Dubai’de geçmişte düzenlediği başarılı müzik festivalleri, ailece izlenebilecek organizasyonları ve sosyal etkinlikleri, güçlü yapısı ve farklı konseptleriyle şimdi de Türkiye eğlence dünyasının beğenisine sunmaya hazırlanıyor.


Alchemy Project bugüne kadar Nicki Minaj, Chris Brown, Snoop Dogg, Tony Braxton, Leona Lewis gibi dünyaca ünlü yıldızların konserlerini başarıyla düzenleyerek uluslararası eğlence dünyasında önemli bir yer edindi. Alchemy Project’in ödüllü organizasyonu ‘ATELIER Concept’, son 3 yılında da 80 bini aşkın müzikseveri konuk ederek Ortadoğu’nun en büyük müzik festivali serisi olmayı başardı.
Bunun yanı sıra Alchemy Project, ‘Cirque du Soleil (Dralion Show)’, Moskova Kraliyet Balesi’nden ‘Kuğu Gölü’, tüm zamanların en büyük sihir gösterisi ‘The Illusionist Show’ ve Dünya Ağır Sıklet Boks Şampiyonu Mike Tyson’ın efsanevi sahne şovu ‘The Undisputed Truth’ gibi Ortadoğu’da izleyici rekorları kıran organizasyonlarla sektörünün bir numarası oldu.
Alchemy Project ayrıca dünyanın sayılı gece hayatı endüstrilerinden birine sahip olan Dubai’de sektöre yön veren aktörlerin başında geliyor.